SIRADIŞI BİR GÜN

27-10-2016

Gününüz hayırlı olsun değerli okurlarım.  Bugün sıra dışı bir gün, öyle ki; ülkemizdeki kargaşa sona ermiş bulunmakta.  19 meridyende barış ve kardeşlik türküleri hep bir ağızdan söyleniyor.  Çatışmalar sona ermiş, her çeşit terör faaliyetleri bertaraf edilmiş, gencecik cenazelerden uzak bir gün bugün.  Güney’den Kuzey’e iş için giden kardeşlerim, gittikleri yerde hasretle karşılanıyor.  Şark görevine giden memur kardeşlerim artık üzülmüyorlar bilakis görev yerlerine güle oynaya gidiyorlar.  Bütün vatandaşın dilinde tek bir cümle var; “Doğusu da benim Batı’sı da, Kuzey’i de benim Güney’i de”  Malum gazeteler, felaket tellallığını yapmaya malzeme bulamayınca bilime, kültüre ve sanata yönelik manşetlerle market raflarında yerini alıyor bugün.  Aynı durum TV kanallarında da mevcut ve hayat kokuyor, neşe saçıyor bugün.  Daha önce Doğu ve Güneydoğu’ya hiç gitmeyen kardeşlerim, tüketmiş bu yerlere giden otobüslerin biletlerini.  Alım gücü kolaylaşmış, beli bükük Mehmet Amca akşam evine bir değil dört-beş erzak filesi ile dönüyor.  Üzerinden yıl geçmiş gazete ve dergilerden gördüğü oyuncakların resmi ile değil oyuncağın bizzat kendisiyle oynuyor en doğunun, yüksek rakımlı çocukları.  Toprak, kardeşliğin bereketinden nasibini almış bire on veriyor çiftçi kardeşime.  Mazotundan gübresine, ekmeğinden şekerine, çorabından ceketine özlenen indirimler gelmiş. Yüzü gülüyor herkesin.  Günde 10 saat çalışan emekçi kardeşim, emeğinin karşılığını almanın feyzini yaşıyor bugün.  Eğitim seviyesi Avrupa standartlarının üzerine çıkmış ve artık ataması yapılmadığı için canına kıyan öğretmen haberleri yok artık. BİR olanın hürmetine, birlik ve beraberlik nakış nakış işlemiş herkesin yüreğine. Sağ- Sol davaları tamamen sona ermiş.  Derbi maçlarında kavga yok, Galatasaraylı ile Fenerbahçeli aynı tribünde izliyorlar maçlarını. Sonbahar mevsiminde ilkbaharı yaşıyoruz bugün… Evet, duygularınızı çok iyi anlıyorum. Gözlerinizin ve kalbinizin alışık olmadığı birkaç satır okudunuz ve tarifi imkansız bir hayal yolculuğu yaptınız.  Sizce zor mu yazdıklarımın yaşanması ve yaşatılması?  Yoksa bana şizofren yakıştırması mı yapıyorsunuz?   Doğrusu yaşanan bunca şeylerden sonra bu yazıyı yazana akıl hastası yakıştırması yapmanıza neden olacak birçok şey var.  Ölümler, yıkımlar, kavgalar vs. Ama ben ümitvarım, Allah’ın izni ve inayetiyle bir gün yaşanacak bu tüm saydıklarım.  Yeter ki yapıcı olalım, düşene el uzatalım, kardeşlik duygusunu yüreğimize ev sahibi yapalım. “Olmaz olmaz deme olmaz da olmaz” demiş büyüklerimiz.  Hepinizi sevgi ve saygıyla kucaklıyorum. Esen kalın.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?