SÜLÜKLÜ HAN

03-07-2019

Diyarbakır’daki Hasan Paşa Hanı’na yerli ve yabancı turistler ilgi gösteriyor. Aslında biraz da mekanik, birkaç selfieden sonra turistlerin ilgileri sönüyor. Çay içip sohbetlere dalıyorlar püfür püfür nargile dumanları altında. Bu son ziyaretimde gözüme bir şey çarptı: En az han kadar meşhur olmuş Yılmaz Güney, Ahmet Kaya, Che Guevara, vs. posterlerinin yerinde yeller esiyor. 
Sabah Hasan Paşa Hanı’ında çay ve simit kahvaltımı yaptıktan sonra mola yerim Sülüklü Han’a doğru yola çıktım. Küçük, ara sokaklarda yürüye yürüye…
Sülüklü Han’dan Balıkçılarbaşı’na çıkıp Süryani Kadim Meryem Ana Kilisesi’ne geçtim. Kilise Balıkçılarbaşı’nın arka sokaklarında. Sora sora kiliseyi buldum. Yeşillik içindeki bahçede, tarihi kilisenin bir bankında yorgunluğumu atıyorum. Sonra kiliseyi izleyip fotoğraf çekmeye başlıyorum.
Ziyaret etmeyi düşündüğüm diğer iki kilise yukarıda kaldı. Yürüyorum. Kent kalabalık. Diyarbakır’da daima gelip geçenlere soru sorarak ilerliyorum. Yer ve yön tabelaları eksik. ‘Dengbejler Evi’ne doğru yolumu uzatıyorum. Dengbejler Evi’nde program var. İki dengbej sahnede, kameraya alınıyor. İzleyicilerin çoğu yaşlı… Aralarına katılıyorum. Biraz dinledikten sonra oradan ayrılıyorum. 
Dört Ayaklı Minare Sokağı’na vardım. Önce Mor Petgum Keldani Kilisesi var. Gene istavroz, izleme, fotoğraf… Bayılıyorum kiliselerin küçük, sessiz ve yeşil bahçelerine. Diğer sokaktaki Surp Gragos Ermeni Kilisesi’ni tavaf ettim. Bu kilise daha büyüktür. Kilisenin salonu da kocamandı…
Sülüklü Han’da klasik müzik çalıyor. Bahçede sigara ve su buharı dumanı... Bir tek dut ağacı bahçeyi gölgeler içinde bırakmaya yetmiş. Yine burası tıklım tıklım. Gidip gelenlerin ardı kesilmiyor. Mekanın meşhur içecekleri Süryani şarabı ve menengiç kahvesidir. Her şeye rağmen, sohbetlerin uğultusunda tarihi mekanlarda klasik müzik eşliğinde şarap içmek bütün yorgunluğuma değiyor

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?