Kapımızdaki düşman..içimizdeki düşman.. Her gün büyüyen öfkemiz.Öteki..Belki de
Kapımızdaki yabancılar ya da 'tarih öncesi köpekler havlıyor 'diyerek
Cemal Süreya’nın kendisinin bir iç ülkeden bir iç ülkeye hatta bir iç yürekten bir iç yüreğe iç göçü için kurduğu cümle....
Benim adım göç soyadım insanlıkdışı bir makina ol ki evlat, alasın sen de hayattan öç.. Ömrüm umut, kaderim sadece hayal etmek güzelliklerden yana ne varsa; eşitlik, demokrasi, adalet her bir şey...
Havada bulut sen insanlığı unut... Kapımızdaki düşmanlar gün geçtikçe çoğalıyor ve çoğala çoğala yeni bir insanlık krizine dönüşüyorlar...
Bu ne bir mayoz bölünme ne de bir mitoz bölünme bu bir insanlık bölünmesi sadece.Kapımızdaki düşmanlar sınırsız bir göç ve sonsuz bir öfkeyle büyüyen ötekileştirelenlerin yazdığı ötekinin destanı....Göç ölümcül bir travma ,kocaman bir sonbahar, büyüyen bir psikolojik umut savaşı, hep kışa hazır bir ömür ve hiçbir zaman açılmayan fakat hep belki bu sefer çiçeğe durur diye umut edilen bir mücadele....
Fakirin ekmeği umuttur deyip güler geçersiniz ya da burjuvazi söylemlere anladığınızı zannedersiniz; lakin umudun ne demek olduğunu anlayamazsınız...
Çünkü siz açlık nedir bilmez, ekmek fiyatı kaç liradır hiç düşünmez, sokakta bir it gibi ıslanıp soğuktan tir tir titremeyi idrak edemezsiniz.
Bir denizde yahut bir karada bir hiç uğruna dirilmenin de ölmenin ne demek olduğunu anlayamazsınız.. Çünkü siz henüz hiç ölmediniz, zin babanız da hiç ölmedi üstüne üstelik kör de olmadınız...
Çocuğunuz ekmek almaya giderken vurulmadı o yüzden ağız dolusu ekmeğe küfredersiniz... Anneniz yerlerde sürüklenmedi yahut işkencelerde, zincirlere vurulmadı hiç o yüzden siz anlayamazsınız bayım acılarımızı da göçün ne demek olduğunu da Ahmet Kaya'nın neden bu kadar dilden dile dolaştığını Da.Si benim kime yandığımı, neden ağladığımı neden göç ettiğimi nerden bileceksiniz...
iz sadece bizi ötekileştiren bir ötekisiniz efendim.Hiç bile olamayan bir öteki...
Siz sadece Titanic'lerin ardında yas tutarsınız her gün bir sürü insan denizde boğulurken...
Sınırsız ve sınırlararası bir uzlaşma ve diyalog gerekirken sınırların ardına siz sürekli kahrolsunlarınızla yeni bir faşizm ve yeni linç dalgası yaratarak kapıda yeni düşmanlar yaratıyorsunuz. İşiniz, gücünüz düşman yok etmek... Düşman yok etmek için de yeni düşmanlar yaratmak gerek ki yaratmak sadece Allah'a mahsusken... İçiniz düşman dışınız düşman sizin sizden başka dostunuz yok.. İşinizse düşmanın kafasını ezmek karınca ezmek gibi.. Ezemiyorsan koparacaksın kelleyi mızraklara takıp şölenler tertip edeceksin..Hiç düşünmez misin ey idrak yoksunu güç ve saplantı hastası efendim..
Hiçbir insan durup duruken gecenin bir vakti komşunu rahatsız edeyim diye uzun ve bitmeyen umutsuz bir yolculuğa çıkmaz,. insanlığın tekrar etmekten bıkmadığı, adına göç denilen bütün zamanların en ağır trajedilerinden/zulümlerinden birini yaşıyor.insanlık bu zulmü neden yaşıyor?Neden, neden, neden?
Çünkü: göç karşısında dünyanın en geniş kesimi her geçen gün daha fazla ırkçılaşıyor, ötekini ve onunla birlikte yaşamayı sonuna kadar reddediyor. “Bütün teröristler göçmendir” anlayışı insanlığın başına daha büyük bir bela olmaya başlıyor... İnsanlığın bunu tarihi boyunca yaşamasının mümkün olduğu rahatlıkla iddia edilebilir ve bomba artık egemenlerin midesinde ha patladı ha patlayacak.. İnsanlık kan kaybediyor. İnsanlık insan krizine giriyor..
İnsanlık bu krizi dolar kriiz zannediyor insanlar vicdansızlığa mahkum edilirken...
Göçle kapımıza dayanan insanlık daha büyük kıyametlerin habercisi,bize, içimize ve işimize ırkçılaştıkça...Biz önce kendimize, sonra komşumuza yabancılaşan yeni bir dünya yaratıyoruz ve artık düşman kapımızda uzakta değil... Bunun bedelini bütün dünya ödeyecek tıpkı bir kelebek etkisi/kasırga teorisi gibi bir kelebek kanat çırparsa dünyanın öbür ucunda kasırga oluyordu ya bir çocuk cesedi(alan kurdi) kıyıya vurdu varın gerisini siz hesaplayın dünyanın öbür uçlarında ne kasırgaların olacağını..
Elde patlayan bombalar çoktan patladı...
Bombalar artık midede.....