TEKRAR AB’YE DÖNMEK

12-01-2018

Kudüs olayında anladık ki Müslüman değil de Müslüman görünümlü ülkeler, dindaşlarımız ABD ve İsrail’in saflarında yer almışlar.

Hatta bu noktaya gelmeden önce gizli gizli görüşmeler yapılmış korkudan olayı kabullenip senaryo gereği de kınadılar.

Ben bir batı hayranı değilim onları övecek de değilim.

Avukatları hiç de değilim ama batılılar dindar görünümlü dindaşlarımız olan Mısır, Suudi’ler gibi münafık da değiller hiç olmazsa net’tirler.

AB ülkeleri Donald Trump’ı ve İsrail’i eli boş çevirerek, risk alarak ters köşe yatırdılar. Yüzyıllardır çekiyoruz bu ehl-i keyf kavim olan Araplardan.

Üstelik de Filistin’de kendi ırkdaşları kardeşleri ama gelin görün ki yaptıklarına bakın anlaşılır gibi anlatılır gibi değil.

Bu dindar görünümlü kardeşlerimiz (!) bir kez daha maskeli ve makyajlı olarak karşımıza çıktılar.

Oysa birlik dirlik ve içinde olup kararlı olabilseydiler hem ABD hem de İsrail dize gelirdi.

Sus pus olurlardı.

Ama yazık ki hem zengin hem korkak hem de riyakârdırlar.

Bunlardan dost olmaz zira birbirlerine bile dost değiller ki bize ülkemize dost olsunlar.

Şimdi ben bunların epikrizlerini tarihçelerini ve tarihte bizlere yapmış oldukları zararları yazmaya kalksam inanın kitap olur ciltlerce belki de ansiklopedi olur.

O halde bulanık ve dibi gözükmeyen bataklık sularda yüzmektense derin de olsa tehlikeli de olsa berrak sularda yüzmek daha iyi değil mi?

Hiç olmazsa bilerek ve her tür tedbirler alınarak o sularda yüzülür en azından bulanık değil bataklık değil.

Berrak olması da başlı başına bir artıdır.

Bu Müslüman görünümlü ihanetçi kardeşlerimiz tarafından sırtımızdan vurulmaktansa oturup AB ülkeleriyle şartlı şurtlu idmanlı programlı masaya otursak siyasi iktisadi ticari işler yapmak plan ve projeler üretmek sanki daha doğru olur gibime geliyor.

En azından düşman ve dost ülke yok karşılıklı menfaatler var teziyle yola çıkarsak hangi? Ülkelerle neler yapıp neler yapmayacağımızı analiz ve sentez yaparak önümüze bakabiliriz.

Hiç bir zaman güven vermeyen ve vermeyecek konumda ve karektereristik yapıda olan bu Araplardan bize dost olmaz nitekim olmayacaklarını da gördük.

Aslında çok üzücü olmasına rağmen olayı ve kendilerinin yaptıklarını yapacaklarını rasyonel olarak görmenin zamanı gelmedi mi?

Sadece Filistin ve Kudüs olayı değil Arakana da karşı sesleri çıkmadı yardım etmediler protesto etmediler.

Fazlasıyla da pasif kaldılar.

Afganistan’a, Pakistan’a yapılanlara da yine öyle sus pus stratejisi güttüler.

Bu örnekler bize yeterince örnek olmasın mı olmamalı mı?

Fransızların Tunus, Cezayir katliamlarında da yine yoktular ortada.

Örnekleri çoğaltmak mümkün ama bizler de her seferinde ümit var olup beklenti içinde kalıyoruz.

Olaylar felaketler skandallar çoğu kez dost bildiğimiz ama dost olamayanların da maskelerini ve kimlik kişilik olarak kim olarak da ortaya çok net koyuyor yeter ki görelim görmek isteyelim. Diye düşünüyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?