THE END, SEN MUTLU YETER...

13-06-2019

Seni artık hiçbir şey mutlu edemez. Memnun edemez seni hiçbir güç, hiçbir insan.
Çünkü sen mutsuzluğa adanmış bir kişiliksin. 
Yine de Allah'tan tek bir dileğim var Sen yine  mutlu ol yeter.
Sen hastasın ve hastalıklı düşüncelerle hastalıklı ilişkilere başlıyorsun, hastalıklı ilişkiler yürütüyorsun.Yani ruhunu terk etmeyen Mutsuzluk Oyunları oynuyorsun.
Terk edilmek ve gitmek üzerine kuracağın bir hayatın, bir sevginin, bir aşkın içinden mutsuzluk kaçınılmaz bir hastalığa dönüşür.
Sen her şeyi negatif görürsen, bardağı hep boş görürsen, hiçbir şeyden mutlu olmazsan, sabretmeyi bilmezsen, şükretmekten uzaksan, şansızlığına hep inanırsan, hep şikayet edirsen hayattan, doğru duayı da bilmezsen ve üstelik pes etmeden mücadele etmeyi de bilmezsen önce çevreni kaybedersin sonra umudunu ve en sonunda kendini.
Sonrası yalnızlık bataklığında ölür gidersin...
İşte ben buna Mutsuzluk oyunu derim...
Vazgeç mutsuz olmaktan çünkü sen de mutlulukların en güzelini ve en özelini hak ediyorsun.
Sana azla yetin demiyorum ama elindeki azın kıymetini bil ve diren. Direnenler tarih yazdı ve tarih direnenleri yazdı hep...
Mutluluk da mutluluk da bumerang cehennemi gibidir.
Neyi hayal edersen onu bulursun…
Ağlarsan sızlarsan hep ağlarsın…
Gülersen hep gülersin, karşında gülümseyen aynalar bulursun.
Mutluluk oyunları evcilik oyunları gibidir. 
Mutlu olmak istersen mutlu olursun.
Mutluluğun yaşama alanı ve yaşamayı süresi çok güçlü ve etkin olmakla birlikte sevgilinin bir gülüşünde saklıdır.
Ve sevgili o gülüşü her seferinde sakladıkça mutsuzluğa evrim geçirirsin. 
Mutlu olmak istiyorsanız  sevdiklerinizden sadaka niyetine  gülüşünüzü  asla eksik etmeyin.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V.) bize sadakayı çok vermemizi telkin etmektedir. “Verecek bir şeyimiz yok Ya Rasülallah” diyenlere de “İnsanlara tebessüm etmeniz de bir sadakadır” buyurmuşlardır.
Allah da  suratı asık insanları sevmez.
Mutluluk ve mutsuzluk arasındaki sır bu ince ve bıçak sırtı çizgidedir.
Bir gülüş bir hayat kurtarır. Bir surat ölüm getirir. 
Mutsuz olmak istersen mutsuz olursun.
Bu Mutsuzluk sen de başlar ama sen de bitmez yayılır yüreğinden bütün yüreklere.
Mutsuzluk yaygın ve ölümcül bir hastalık gibidir.
Bir kere vucüda yerleşti mi kurtulman imkânsızdır artık ondan.
Ve hızla yayılır bütün okula, şehre, ülkeye, dünyaya hatta evrene.
Mutsuzluktan vazgeç, kurtul. 
Silkin ve kendine gel artık…
Yeter ki sen dirayetli ol ve gül. 
Hayat da mutluluk da bir gülüşle ve inanmakla başlar Elifnun misali. 
Mutsuzluk senin kaderin değil senin yüreğin...
Yoksa sevgilin ölür, sevdiklerin ölür, arkadaşların ölür, dostların ölür, Onurun ölür, adalet ölür, ve nihayet  en sonunda Sen ölürsün.
Sen ölürsen İNSANLIK ÖLÜR...
Yani anlayacağın basit yaşayacaksın basit kardeşim.
Ne akrep gibi, ne serçe gibi,  ne midye gibi ne de koyun gibi yaşayacaksın canım kardeşim; yoksa bu zulüm bu mutsuzluk devam  ediyorsa hani dilim  suç senin demeye varmıyor. Ama inan ki kabahatin çoğu senin.... (fırından notlar) 

Dünyanın en tuhaf mahluku  
Akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
Serçe gibisin kardeşim,
Serçenin telaşı içindesin.
Midye gibisin kardeşim,
Midye gibi kapalı, rahat.
Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
Gocuklu celep kaldırınca sopasını
Sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlûkusun yani,
Hani şu derya içre olup
Deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
Senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
Ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
Kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatin çoğu senin, canım kardeşim!
Nazım Hikmet Ran

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?