--Sevgilim seni hissedemiyorum dedi kadın,gözleri gökyüzünde ve suskunluğun dibinde bir temaşadayken yeryüzünü....
Erkek:
--Sevgilim neden hissedemiyorsun. Kapat gözlerini, ellerimi tut ve bırak kalbini özgürlük denizlerine.Titresin her zerresi kalbinin...Hem sen yanmayı, yanmak nedir bilir misin? Misalen düşün ki sen bir Kelebeksin ve gerçekliğin/mumun etrafında maymuna dönmüş bir pervanesin aşka.Kanatların gökyüzünde özgürlüğe mavice kanat çırpması gerek;yoksa kanat neye yarar.Kanatların aşka aşk için ölmeli, aşk için yanmalı;yoksa aşk neye yarar? Yanmak için masaya koymak gerek ve aşka salman gerek varsa yüreğini;yoksa cesur olmak neye yarar? Sonra ateşe dalar, yanar ve kül olursun.işte bu derece, iflah olmayacak 4. derece yanık boyutunda yanarsan/seversen mekanda mekansızlık/ferahlık, zamanda zamansızlık/inşirah boyutunda boyutları ancak o zaman hissedebilirsin...
Hem yoksa
Yorgunsam,
Gecenin bütünü yükünü çekiyorsam
Gözlerini de açamam ki.....
Kadın:
--Yanımdasın,
Gözlerin gözlerimde,
Ellerin ellerimde
;ama hissedemiyorum sevgini, aşkını nedense dedi, buğulu bir ses tonunun 50 tondan fazla grileşmiş griliğinde...
Erkek:
--Senin kalbinde senden sana daha yakın, hatta şahdama-r-tından bile sana daha yakın Allah var. Sen hissedemezken kalbinin gerçek sahibi Allah'ı bile nasıl hissedeceksin ki beni, dedi.
Kadının boğazı düğümlendi, nefesi sustu, gökyüzü yumruğunu sıktı, bütün hüzünler bulutlara yüklendi ve kadın ince kalp atışlarıyla ağlamaya başladı..
Sonra erkek sustu bütün karanlığın dibini sıyırmış bir vaziyette aç, sussuz ve çırılçıplak ihanetin adı bir suskunlukta....
—Ve bak kadınım sen sustun diye bütün rüyalarım suskun, bütün düşlerim yorgun ve geleceğim çırılçıplak ihanetin koynunda,dedi ve gözlerinden yaşlar boşaldı gökyüzüne yağmurlar bilye oynamak için yağarken çocuksu gülüşlerle yeryüzüne.....
Neyse bunlar derin mevzular anlaşıldı.Bugün gökyüzü çatlamayacak, bu gece ay bir sen daha doğurmayacak; kalbimi ve dualarımı sana, sensizliğin kıyılarına bırakıp sensizliğime gömülmeye gidiyorum sensiz sensiz; mırıldana mırıldana gözyaşlarıyla karanlığın ortasına dalıp kayboldu erkek....
Karanlıkların doğduğu gün... Rivayet odur ki bir daha kimse aşkı ve erkeği görmedi..Aşk çalındı... Aydınlık zindanlara atıldı.Sevgi köle edildi pazarlarda satıldı..Aydınlıkların mağlup olduğu, karanlıkların gülerek doğduğu doğum günü bugün.iyi ki doğdun karanlık, happy birthday karanlık....Kadın gitti/hissedemedi diye karanlıklar artık daha bir karanlık o günden beri...Kadın ağlarsa aşk küser ve aşk gider henüz bilinmiyordu... ERKEK HİSSETİREBİLSEYDİ ben ve sen olmayacaktı biz olacaktı bütün dünya ve aşk kazanacaktı..Oysa körolası çöpçüler süpürdüler bütün sokakları, bütün aşkları. Aşk kayıp. Aşk çalındı.Aşk küstü.Aşk kaybetti, hükümsüz her yerde aranıyor şimdi...The wanted.AŞK ARANIYOR. bulanlara.......................
Çöpçüler
Aşktan yana şansım yok
Ağlıyorum derdim çok
Aşkımı kaybetmişim
Sordum sordum bulan yok
Dün gece çok aradım
Aradım bulamadım
Kör olası çöpçüler
Aşkımı süpürmüşler
Sokaklarda ne ararsın?
Beni kimden sorarsın?
Ben düştüm aşk ateşine
Sende düşme yanarsın
Dün gece çok aradım
Aradım bulamadım
Kör olası çöpçüler
Aşkımı süpürmüşler
(Erkin Koray şarkısı)