TOPLUMUN SİYASİ ROLÜ

23-03-2017

Arapça da bulunan seyis kelimesinden türeyen siyaset özünde devlet işlerinin yürütülmesi ile ilgili özel görüş anlayış geliştirme manasındadır.

Devlet ise belli bir kitlenin, bir toprak parçası üzerinde var ettiği tüzel varlıktır.

Manasında tüzel varlık kavramını barındırması devletin, devleti var eden bireylere aynı yakınlıkta olmasını sağlamak istendiğindendir.

Özünde devlet içinde barındırdığı her birey ve her görüştür.

Devlette belirli bir kitlenin tek başına temsili mümkün değildir.

Devlet içinde kendisine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesi aynı şekilde temsil eder.

Siyaset ise devletin temsil etme aşamasında ortaya çıkan işlerliğin etkin ve aktif olması için izlenen yoldur.

Bir bakıma siyaset, devlet içerinde vatandaşlık bağı bulunan farklı bütünleri ortak paydalarda birleştirme ve aynı hayat standartlarında yaşamalarını mümkün kılma konusunda seçenekler üretir.

Var olan bu devlet Sistemi yeni bir gelenek değildir. İnsanlığın birlikte yaşama zaruriyertinden doğan çok eski tarihlere dayanan bir ihtiyaçtır.

Dünyanın bütününde insanların birlikte yaşama arzuları devletleri var etmiş ve bu devletler kitlelerin görüş ve zihniyetlerine göre farklı-farklı kriterleri neticesinde öznel değerleri ile var olmuşlardır.

Devletlerin var oluşlarından sonraki evreleri için işlerliğin sağlanması gerekiyordu.

Bundan dolayı da devletin devamını sağlayacak devlet organları geliştirildi. 

Yasama ve yürütme devletin en önemli iki organıdır.

Yargı ise bağımsız bir statüde var edilerek yasama ve yürütmeyi denetleme ve devleti siyasete karşı koruma amacı ile var edilen bir devlet organı olarak karşımıza çıkar.

Kabataslak devlet ve siyaset bu şekilde özetlenebilir.

Yalnız bu sistem var edilirken bana göre en önemli denetim aracına yanlış bir yaklaşım gösterilmiştir. 

Sistemin beslendiği topumun siyasi rolü; seçilmişlerin seçmene karşı göstereceği yaklaşımlarından kaynaklı bu rolün yanlış bir pozisyona getirilmesinin sistem içerisinde var edebileceği tahribat hesaba katılmamıştır.

Seçilmişler siyaset yaparken, savunduklarının haklılığı için, normalde işleyen sistemin dışında tutulması gerekilen seçmeni bir sömürü aracı olarak kullanması, sistemin gelişmesinin önünde ki en büyük engel olarak karşımıza çıkar.

Seçmen sistemi konuşmaktan dolayı, çoğu zaman gözlemlemeyi unutmuştur.

Siyasetçilerin seçmene olan yaklaşımından kaynaklı gelişen bu seçmen tavrı, seçmeni sistem karşısında denetleyici değil birebir sistemi yaşayan pozisyonuna getirdiği için de seçmen sistemin bir tarafı olmuştur.

Oysa normal olan seçmenin sistemin denetimini sağlaması ve bu seçimlerde gözlemlerine dayanarak parlamentoya seçilmiş göndermesi ile yapması gerekiyordu.

Elbette seçimler hep yapıldı ve birileri parlamentoya seçilmiş olarak hep gitti.

Lakin halkın sandığa yansıttığı tavır seçilmişten bağımsız olmadığı için, sistemin siyasi istikrar yakalaması mümkün olmadı.

Mevzuyu en net hali ile şöyle özetleyeyim; varsayalım ki kırk milyon oy kullanıldı.

Bu şu demek oluyor kırk milyon bölü seçilen milletvekili sayısı eşittir derseniz, reelde oy kullanan kişi sayısını bulursunuz.

Seçmenler sistemin içinde ki yanlış rolden dolayı hayali seçmen olarak sistem içerisinde var olmaya çalışmış ya da var olduklarını sanmışlardır.

Süregelen bu durumdan kaynaklı zamanla halk siyaset ile ilgili bu denli özdeşleşmiştir ki; Ülke de yaşayan bütün insanların bir anda dışarıda olduğu bir zamanda sanki tek bir anda ve aynı zamanda başlayan bir yağmur, herkesi siyasetten sırılsıklam etmiş gibi, ülkenin her yanı siyaseti ve siyasetçiyi konuşuyor ve yaşıyor.

Şiirde siyaset, kitapta siyaset, ekmekte siyaset, kahvede siyaset, markette siyaset, manavda siyaset, siyasette siyaset…

Bir de birileri konuşmayalım mı ülke siyaset ile yönetiliyor diyerek, muhabbet kuşunun ilk Öğrenip hiç unutmadığı konuşma tavrını takınıyorlar.

Çünkü hayatlarını taraf olarak dizayn edenlerin, tarafsız yaşayacak hiçbir yanları kalmamıştır.

Sonuç; bilmem kaç yıllık sistemin işlerliğinde problem olduğu konuşuluyor.

Sonsöz’ün sonunu diyeyim mi size;

“İnsan her şeyin özüdür, insanın özü de eğitimdir.”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?