UMUT BİTMİŞ DEĞİL

31-05-2019

      Nasıl ki dipte telve çöreklenmişse sizin içinize de kederler, dertler çöreklenmiş. Dibi kara falınız gibi kara kara düşünüp oflar, ahlar çekiyorsunuz. Hatta üstten fincanınıza bakınca, dipte bir kara kedi kafası belirgin biçimde fark edilmekte. Üstelik bu kedi kızgın ve haşin bakıyor. Yakınınızdaki nankör ve ikiyüzlü düşmanı işaret ediyor. Geçmişte yaşadığınız bazı olumsuz olaylar bu düşman yüzünden tekrarlanacak. Ama kara kedinin gözleri size yol gösterici nitelikte olup kötü planlar kuran bu kişiye karşı uyanık ve temkinli olmanızı salık verir bir durumda diyebilirim.

      Kulpun veya sapın altındaki dinazor da bu geçmişteki olayları takıntı haline getirdiğinizi zaten açıkça ifade ediyor. Bu izler hala sizi üzüyor. Ve yine hep olabileceği korkusu yüreğinizde taşıdığınızdan hayattan zevk alamıyorsunuz. Faydasız anıları unutmak yerine onları sıkça düşündüğünüzden daha çok büyütüp kendinizi yıpratıyorsunuz.

Aslında şansınızın yaver gitmeye başladığını gösteren bir işaret falınızda çıkmış. Yani her şey o kadar kötü değil. Dinazor da tıpkı kedi gibi bir düşman. Kedinin gözleri yolunuzu aydınlatmıştı. Dinazorla da savaşan bir savaşçı ve savaşçıyı destekleyenler var. Bu insanlar size yardım ediyor. Ve genellikle düşmanınızdan sizi koruyorlar. Ayrıca savaşarak düşmanınızı oyalayıp size zarar vermesini önlüyorlar. Düşmanınızdan ve geçmişten korkmanıza gerek yok.

      Tabağınıza gelince, tabak açık ve net görülmemekle birlikte bir iki sembol çıkmış yine de. Mesela güneş gözlüğü: Her ne kadar tatil ve yolculuk anlamına gelse de doğrusu kendi başarınız için hiçbir konuda ödün vermemeniz gerektiğini açıklar.

Tabakta biri açık, diğer ikisi kapalı yollar çıkmış. Yollarınız yolculukları sembolize ediyor, ancak, yolculuk hazırlığı içinde olmanıza karşılık başka seçenekleriniz de var demektir. Çünkü bu yolculuk sizin istediğiniz bir yolculuk değil. Olası ki son anda vazgeçilebilir bir yolculuk gibi görünüyor. Ve acılarınız süreceği gibi umutlarınız da sürüyor.

 

***

ESKİ SİNEMA

Sinema, her küçük şehirde olduğu gibi burada da çarşının sapa sokaklarından birindedir. Şehrin ilk sinemasının olduğu sokak hem ufak hem de dardır.

Sinemanın her yerini büyük bir ilgisizlik ezip geçmiş.

Giriş kapısı kırık, çürük ve yer yer çatlaklarla dolu...

Briketli yüksek duvarlar islenmiş, delik deşik durumda.

Belki de sinemanın kapanmasının ertesinde duvarda büyük harflerle yazılmış 'Motor Tamiri Yapılır' yazısı okunuyor.

Kamera penceresi harabeye dönmüş.

Örümcek ağları dans ediyor orada.

Sanki sonraları sinemanın içinde ve dışında, hatta duvarların önünde de ateşler yakılmış olmalı ki kara lekeler kalıcı kalmış...

Gişenin demir penceresi kapalı.

Sinemanın anıları bütünüyle silinmiş.

Kapı önünde, sokağın içinde çın çın öten sesiyle:

'' Başlıyooor! Hade başlıyooor!'' diye bağıran çocuk kim bilir nerede?

Bu eski sinema sokağını seviyorum.

Buradan her geçişimde hisliyim.

Şaşkınlık, ürperti gibi şeyler!

Her şey nasıl da değişiyor?

Sessiz sokakta bütün yüreğimle -sanki bir bilet alacakmışım gibi- heyecanlıyım...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?