VİRÜS GÜNDEMİNDEN ÖYLESİNE SIKILDIM Kİ ANLATAMAM

08-04-2020

Artık farklı şeyler konuşmak istiyorum, normal rutine dönmek istiyorum.

Başka mevzular açmak gündemi değiştirmek istiyorum. Bunu yapmanın çok zor olduğuna inanmıyorum.

Eskiden yapmış olduğum Mardin gezilerine ve resimlere yoğunlaştım. Mardin lezzetlerinden çocukluğumuzda ayrı bir yeri olan kliçe ve süryani çöreği ve önemli günlerde özellikle de bayram öncesi yapmış olduğum mezarlık ziyaretleri aklıma geldi bir an.

Girişimciliğe ayrı bir merakım olduğunu çoğu zaman dile getirmişimdir. Bugün köşemi bambaşka bir konuya ayıracağım.

Şimdi size Mardin den bir başarı hikayesi aktarmak istiyorum.

Olayın kahramanı Fadıl El Azzavi. Suriye’den savaştan kaçmış bir göçmen kendisi. Öyle ilham alınacak bir hayat hikayesi var ki gelin tanışalım kendisi ile.

12 çeşit Baharat, hurma, tereyağı ve sıfır şekerle yaptığı çörekleri Türkiye’nin 4 bir yanına kargo ile gönderiyor.

El Azzavi ile telefonda görüştüm, Suriye’de bilgisayar mühendisliği okurken babasına ait işletmede de pasta ve çörek yaptığını söyledi.

Mardin'de Süryani çöreğinin çok meşhur olduğunu gördüğünü anlatan El Azzavi, bu çöreğe Suriye'de yapılan çöreklerde kullandıkları tereyağı, hurma ve 12 çeşit baharatı ekleyerek farklı bir lezzet elde ettiğini aktardı.

El Azzavi, yaptığı çöreği Mardinliler ile şehri gezmeye gelen ziyaretçilerin çok beğendiğini dile getirerek, "İl dışından çok müşterim var. İstanbul, Bursa, İzmir ve Adana'dan sipariş alıyorum. Kargoyla onlara gönderiyorum" dedi.

Mardin'in otantik ve güzel bir şehir olduğunu, buraya yabancı turistleri çekmek için şehrin tanıtımına da katkı sunmaya çalıştığına dikkati çeken El Azzavi, "Sosyal medyada şehrin tanıtımını İngilizce yapıyorum. Yabancıların burası hakkında pek fazla bilgileri yok. Ayrıca buraya gelen turistlere kent hakkında bilgi veriyorum" ifadelerini kullandı.

El Azzavi, toplumda iyi ve kötülerin olduğunu, birinin hatasının o topluma mal edilmemesi gerektiğini belirterek, "Bir Suriyeli hata yaptı diye bütün Suriyeliler kötü değil. Bir Türk arkadaşım bana üzerinde Türk bayrağı olan yüzük hediye etti. Türkiye’yi çok sevdiğim için parmağımdaki Türk bayraklı yüzüğü hiç çıkarmıyorum" diye konuştu.

Anlatacak daha çok şeyi var aslında ama köşeme bu kadarını sığdırdım inanın. En umutsuz olduğumuz dönemde bile bir çıkış yolu olabileceğinin basit bir örneği El Azzavi.

Toplum olarak Pesimist olduğumuzu ve çok fazla kolaycılığa kaçan ve sürekli birbirini kopyalayan insanlara inat El Azzavi çok orijinal bir örnek olarak duruyor karşımızda.

Sizce de ilham alınacak biri değil mi bu adam?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?