YENİ BİR HAYATA ALIŞMAK ZORUNDA KALMAK

YENİ BİR HAYATA ALIŞMAK ZORUNDA KALMAK
04-01-2022

Öncelikle sizi saygı ve özlemle selamlıyorum kalemdaşlarım.

Bugün 4 Ocak 2022.

Babamın vefatının üzerinden 3 ay 15 gün geçti.

Ve ben daha alışabilmiş değilim.

Annem ve diğer büyüklerim, gazeteye yazı yazmam gerektiğini söyledi.

Ama bana göre bu hareket, onun ölümünü kabullenmekti.

Yapamadım, kabullenemedim, yazamadım.

3,5 ay sonra onun oturduğu koltukta, onun bilgisayarında, onun en sevdiği türküleri dinleyerek basıyorum klavyeye.

İçimin nasıl yandığını bir bilseniz.

Ben sadece babamı değil, bu dünyadaki en iyi arkadaşımı, en başarılı öğreticimi, akıl hocamı kaybettim.

Çok ama çok kurduğumuz hayaller vardı.

Daha 4 gün sonra birlikte Balıkesir’e tatile gitmemiz için beni ikna ediyordu.

Ben ise okuldan ötürü gelemeyeceğimi söylüyordum.

Bilseydim daha o günden giderdim.

Yeter ki mutlu olsun, bana yeterdi.

Bilemedim, gidemedik, mutlu edemedim.

Bir kaç büyük hayalimiz vardı ve birlikte gerçekleştirdik.

Liseyi bitirmemi dört gözle bekliyordu, bitirdim,

Ehliyet almamı her şeyden çok istiyordu, başardım ve ehliyetimi aldım.

Üniversiteye gitmemi çok istiyordu, ben ise bu sene gitmeyip biraz daha ders çalışmak istiyordum, onun vefatından sonra istediği şekilde girdim, başladım üniversiteye.

Benim de yazı yazmamı istiyordu.

Gazetemizin Sahibi Değerli Ercan Beyle görüştü, konuştu.

Ercan Bey de genç yazar olarak gençlerin sesi olabileceğimi söyledi, kabul etti, beni de ailenize aldı, tekrardan teşekkürlerimi sunuyorum.

***

Size ehliyet anımı anlatmak istiyorum, ben hatırladıkça hep gülerim.

Ehliyet kursuna yazılmıştım, derslere gidiyordum, yazılı sınava birlikte çalışmıştık ve geçmiştim.

Direksiyon derslerimi bekliyordum.

O sırada da eve yakın mesafede araba kullanıyordum.

Yine bir gün birlikte tatile gittik.

Yolda Sakarya’da babam otobana girdi.

Normalde asla o yolu kullanmayız, diğer yolun manzarasını doya doya izleyebilmek için.

Benzinliğe çekti ve ‘bundan sonrası yol senin’ dedi.

‘Baba kullanamam o kadar cesaretim yok, kendime güvenmiyorum’ dedim.

‘Ben sana güveniyorum’ dedi ve yola çıktım.

En sağ şeritte korka korka gidiyordum.

Bir yandan da heyecandan tir tir titriyordum.

Sürekli ‘iyisin değil mi bak ne kadar kolaymış’ diyip duruyordu, ben de korkumu hissettirmemeye çalışıyordum.

‘Evet baba çok rahatım’ diyordum.

Gelip elime dokunuyordu.

Direksiyonu nasıl sıkı sıkı tuttuğumu görünce korktuğumu anlıyordu ve gülüşüyorduk.

Ben o gün o yolda arabayı kullanmasaydım, babam cesaretimi bu kadar yükseltmeseydi ehliyeti o kadar kolay alamazdım.

Dönüp bakıyorum, bütün başarılarımın arkasında babam var, vardı.

Eskiden babamın dinlediği türküleri hiç beğenmezdim.

Günümüzün şarkılarını dinlerdim.

Büyüdükçe ve o türküleri dinledikçe bağımlıları oldum.

Şimdi ise o türküleri dinledikçe sanatçının sesi değil de babamın eşlik ederken ki sesi yankılanıyor sadece kulaklarımda.

Bu yazıyı yazarken gözyaşlarımın klavyeye düşüşünden beni maruz görün, ben babamı çok özledim.

Onunla Mardin’e gitmenin hayalini çok kuruyorduk, gidemedik.

Babamın cenazesini götürdüm.

Hasankeyf’in yollarından tek başıma geçtim.

En büyük hayalimizi tek başıma gerçekleştirdim.

Okulumdan, sınavlarımdan, derslerimden vakit ayırdıkça yazı yazmaya devam edeceğim ama bu sefer ‘baba olmuş mu?’ bu yazı diye soramadan, onayını alamadan…

Eğer başaramayacağım güzellikte yazılarım olmazsa beni affedin.

Onun artık yanımda olmayışını, bir daha olmayacağını kabullenmem, aylarımı aldı.

Hep o kapıdan geri gelecek diye bekledim.

Ne yalan söyleyeyim, halen beklediğim zamanlar oluyor.

İnsanın babasını kaybetmesi ne büyük bir acıymış, ne dinmez bir sancıymış, ben bunu anladım.

Benim gibi babasını kaybeden herkese Allah’tan sabır diliyorum.

Son olarak babama bir kaç söz söylemek istiyorum;

Sen bize her zaman güçlü olmamız gerektiğini öğrettin ama biz arkamızda sen olduğun için gerek duymadık, artık sayende çok güçlüyüz babam.

Arkanda bıraktığın emanetlerine abimle gözümüz gibi bakacağız.

Melisin de annem de iyiler merak etme.

Gözün arkada kalmasın, Mahmut’la ben de iyiyiz, güçlüyüz, dimdik duruyoruz.

Ben o çok severek ektiğin üzüm bağlarını hep büyüteceğim, çardağın üstüne atacağım altında oturup kahve içeceğim, hayal ettiğimiz gibi.

Seni, biz küçükken beraber dinlediğimiz türküler ile yaşatacağız.

Seni çok seviyorum.

Allah mekânını cennet eylesin, yattığın yer huzur olsun.

Ben yokken Mardin’ime iyi bak babam.

Beni okuyup dinlediğiniz için, içimdekileri biraz da olsa dışa yansıtabildiğim için çok teşekkür ederim, değerli okur.

Sağlıcakla kalın, etrafınızdakilerin değerini bilin...

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?