GERÇEK BİR HASANKEYFLİYLE HASANKEYF’İ KONUŞTUK

Gül Mirkan

8 yıl önce

Mezopotamya birçok medeniyetlere beşiklik etmiş.  Bereketli topraklarıyla, hep cömertçe kucak açmış insanoğluna.

Hasankeyf’te Mezopotamya topraklarında saklı bir hazine. Hasankeyf tarih, Hasankeyf nefes,  Hasankeyf can, Hasankeyf geçmişin geleceğe olan ışığı.

Tarihten günümüze gelen, varlığıyla kudretini gösteren, yıllara meydan okuyan saklı şehir. Önceki kuşakların, bizim ve çocuklarımızın şehri Hasankeyf…

Hasankeyf için çok yazıldı çok çizildi. Sular altında kalmaması adına, “50 yıllık bir enerji için on bin yıllık tarihi yok etmeyin” dendi.

Oysa verilen mücadeleler boşa çıktı.

1954 yılında Dicle Nehri’nin toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesine ilişkin çalışmalar doğrultusunda, DSİ tarafından başlatılan bu çalışma projenin  % 95’inin bitmesiyle faaliyete geçme aşamasına gelmekte.

Biz de bu hafta tarihin tanığı olan bu şehrin Belediye Başkan Abdulvahap Kusen’i ağırladık.

Öncelikle kendisi de Hasankeyf’in sular altında kalmaması için 1995’lerden beri mücadele vermiş.

Siyasete atılmadan verdiği mücadeleyi, siyasete girdikten sonra da devam ettirdiğini söylüyor.

Biz de ilk soruyu yöneltmiş oluyoruz, Hasankeyf’in sular altında bırakan hükümetin belediye başkanı olarak ne düşündüğünü soruyoruz.

Hasankeyf’in üstünde hiç bir şeyi görmediğini, Hasankeyf’in varlık sebebi olduğunu söyleyen Kusen, doğduğu toprağın, geçmişinin, tarihinin, maddi ve manevi her makamın üstünde olduğunu dile getiriyor.

Batman Belediyeciliğinde 4 dönem üst üste farklı partilerden Belediye Başkanlığı yapan tek isim olan Kusen.

O dönemde olduğu gibi şimdi de duruşunu değiştirmediğini söylüyor.

“Bu hükümetler üstü bir politika ve projedir. Her gelen hükümet bunu yapmak için uğraşmış. Biz de bu tarihi kültürel mirasın sular altında kalmaması için kim gelmişse yine aynı mücadele içinde bulunmuşuz” diyor.

Hasankeyf’in UNESCO Dünya Miras Listesine girmeye hak kazanacak şartlarının mevcut olduğunu, bunun için herhangi bir başvurunun olup olmadığını soruyoruz.

Bu başvurunun Kültür ve Turizm Bakanlığı ya da Dış İşleri Bakanlığı tarafından yapılması gerekiyormuş.

Geçmişte yapılan arkeoloji çalışmalarında Dünya Sitler Kurulunun Türkiye Sorumlusu Prof. Dr. Zeynep Ahunbay tarafından Bakanlığa başvuruda bulunulmuş. Bakanlığın ise müracaatı, siyasi karar gerekçesi ile kabul etmediğini söylüyor Sayın Kusen.

Hasankeyf’in kamulaşmasıyla birçok sıkıntılar ortaya çıkmış.

Kamulaştırma Türkiye’nin birçok yerinde yapılıyor. Bunun maddi ve manevi zararları ortaya çıkabilir diyor.

Manevi zararlar çok büyük, paha biçilemez “Hiç kimsenin annesinin babasının mezarına paha biçemeyiz” diye ekliyor.

Hasankeyf’in sular altında kalmasını hiçbir Hasankeyflinin istemediğini dile getiren Kusen, bu projenin ne yazık ki sonuna gelinmek üzere olunduğunu söyledi.

Tarihin dokusunun yok olması ile birlikte orda sosyal konularda ve maddi anlamda sıkıntılar ortaya çıkıyor. Bunlar kamulaşmadaki, iskândaki, hak sahibi ile ilgili sıkıntılardır” diyor.

Bunlar için çabaladıklarını ve halkın mağdur olmaması adına birlikte hareket etiklerini söylüyor.

Artvin’deki Yusufeli Deriner Barajını örnek veriyor. Orada da kamulaştırma yapıldığını dile getiriyor. Artvin ve  Hasankeyf‘teki kamulaştırmayı kıyaslayınca maddi anlamda bile Hasankeyf halkının ne kadar mağdur edildiğinin  söylüyor. Ve bunun için taleplerini dile getirdiklerini açıklıyor.

Kamu binalarının yeni yerleşim yerine taşındığını ama belediye olarak eski yerlerinde olduklarını söyleyen Kusen, Hasankeyf halkı ikna olmadığı sürece kendilerinin de eski binalarında olacaklarını Hasankeyflilerle birlikte hareket edeceklerini söylüyor.

Bu sıkıntıları Sayın Kusen’le çok detaylı biçimde konuştuk. Sayın Abdulvahap Bey’in şuan hizmet etiği halkın mağduriyetine çözüm bulma çalışmaları görüyoruz. Gazetemizin içeriğinde detaylarıyla takip etmenizi öneririm.

Son olarak eklemeden geçemeyeceğim, bir katliam yaşanıyor, tarihi katlediliyor.

Bizden sonra gelen nesil bu tarihi yeniden keşfetmek için daha çok para harcayacak.

Tarih kendini korurken ellerimizle tarihi yok edeceğiz. Ve asla bunun hesabı verilemeyecek. Çok daha farklı projelerle Hasankeyf’i yok etmeden enerji karşılanabilirdi.

Geçmişte alınan kararların şuan uygulanan projelerin kurbanı oldu Hasankeyf. 

Daha önce de yazdığım bir yazımın başlığıyla son vermek istiyorum. Geçmişi olan, geleceği olmayan nazlı şehir, Hoşça kal…

YAZARIN DİĞER YAZILARI