BAHANE VE MAZERETLER BİTMİYOR!

31-07-2016

Günümüzde Batman’daki kurumlar, hizmet üretmek yerine bahane ve mazeret üretme yerleri olmuş adeta.

Hangi kuruma bir talep, sorun veya öneri götürülse başlıyor feryat ve figan etmeye.

Bu yüzden çoğu kez vatandaşlar kuruma gittiğine gideceğine bin pişman oluyor.

Çünkü kurumlar işi gücü bırakıp, mazeret ve bahane üretiyorlar.

-Personel yok.

-Bütçemiz yetersiz.

-Makine ve ekipman yok.

-Bizim sorumluluk alanımızda değil.

-Güvenliğimiz yok

-Buna ben karar veremem.

-Kanunlar bizi bağlıyor.

Herkes sanki ağız birliği yapmışçasına bu yukarıda sıraladığımız mazeret ve bahaneleri öne sürüyorlar.

Bir de her kurumun kendisine göre ayrı ayrı mazeretleri var.

Örneğin “kentin işlek caddelerinde park ederek kentin trafiğini tıkayanlar hakkında neden cezai işlem yapılmıyor?” dediğinizde mazeret hazır “güvenlik gerekçesi ile ekipler çok hayati bir sorun olmadıkça dışarı çıkamıyor”

“Sokaklar niye kirli?” dediğinizde “ne yapalım her gün çöpleri topluyoruz temizliyoruz. Ama vatandaş yine de kirletiyor” deniliyor.

“Su kesintisi niye var?” dediğinde “vatandaş suyu bilinçsiz kullanıp israf ediyor veya elektrik voltajları düşük” deniliyor.

Anlayacağınız her birim, kendince son derece haklı ve hatta mağduriyetini ifade eden gerekçeleri hazırda bekletiyor.

Bu yaklaşım neredeyse Batman’daki kurumları tıkamış.

Şimdi ise kurumların çoğu şu darbe girişimi meselesi ile halkı geçiştiriyor.

Geceleri birçok kurumun yetkilileri ve personelleri demokrasi nöbeti tutarken, gündüzleri ise hizmet yerine mazeret üretiyorlar.

Oysa her kurum müdürü ve yetkilisinin öncelikli görevi, sorunları çözmektir.

Bazı uyanık müdürler ise proje ve çözüm üretmemenin üstünü partizanlık yaparak çözmeye çalışıyorlar.

Oysa kamuda partizanlık değil hizmet esastır.

Kim ki en iyi hizmeti verir sorunları çözerse partisine ve davasına en büyük katkıyı da o sağlamış olur.

Kurumların mazeret ve bahane üretmekten başka bir becerilerinin olmaması, bir nevi siyasilerin aşırı derecede kurumlar üzerindeki vesayetinden de kaynaklanıyor.

Belediyelerde olsun, merkezi kamu idarelerinde olsun, kamu kurumlarını yönetenler hizmet verme noktasında istedikleri plan ve programı işletemiyorlar.

Siyasilerin bu anlamda açık bir biçimde müdahaleleri söz konusudur.

Kamuda kurum müdürlerinin nasıl belirlendiğini, hangi kriterlerin arandığını herkesi çok iyi biliyor.

Ne yazık ki bir kurum müdürü belirlenirken kişinin bilgisi, tecrübesi ve performansı öncelikler arasında değildir.

Kişinin siyasi kimliğine daha çok önem veriliyor.

Yani dünyanın en dürüst, en becerikli ve en donanımlı kişisi de olsan siyasi referansların güçlü değilse kamu idaresinde günümüz şartlarında hak ettiğin bir konuma gelmen mümkün değildir.

Bu anlayış, kamu kurumlarına yönelik işleyişin tıkanmasının en önemli sebebidir.

Kurumları bahane ve mazeret üretme yerleri olmaktan çıkarmak gerekir.

Siyasi vesayetin, kamu kurum ve yerel yönetimlerin üzerinden kalkması gerekir.

Marifet, sorun ve mazeret üretmek değil çözüm ve projeler üretmektir.

Kentimizde sorunların çözümü ve hizmet için gerek Belediyedeki birimlerin, gerekse merkezi hükümete bağlı bütün birimlerin siyasi kaygı ve hesaplardan bağımsız bir yaklaşım ve anlayışla yapılandırılması gerekir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?