BATININ BİZE ETKİSİ

15-11-2018

Ne gariptir ki; doğu insanı, kendi özüne dönmek yerine, batının tahrif ettiği değerlerini uygulama gibi hastalıklı bir yolu tercih etmiştir.

Batılı ise; doğuluya ondan aldığı bilgilerle medeniyet öğretmenliği yapma rolünü benimsemiştir. Bugün batının ucube anlayışının bireyiyiz. Bu durumu Luis Masignon şöyle ifade ediyor. “Onların her şeylerini tahrif ettik. Felsefeleri, dinleri mahf oldu. Artık hiçbir şeye inanmıyorlar. Derin boşluğa düştüler. Anarşi ve intihar için uygun hale geldiler.” Tarih, övgü ve sövgü kitabı değildir. Toplumun ortak hafızası ve tecrübeler birikimidir.

Bu gün batının sahip olduğu servet ve gücün arkasında kızıl derililerin kanı, Kara derililerin gözyaşı, sarı derililerin çalınan alın teri vardır. Dünyadaki 4 büyük ırktan birini yok ettiler. Birini köleleştirdiler diğerini sömürdüler. Bütün bunlar batının refah ve mutluluğunun harcını oluşturdu. Son yüz yılda iki dünya savaşı çıkardılar. Yetmedi soğuk savaş dediler, 3. Dünya savaşı. O da yetmedi 4. Dünya savaşını üretmeye çalışıyorlar.

Aynı ülkenin çocuklarının bir birini öldürdüğü, kim? Niçin öldüğünü, ya da ölenlerin niye öldüğünü bilmediği bir savaş. Kitleleri öldürmek için uydurulan, kulağa hoş gelen sloganların peşinde milyonlarca insanın öldüğü. Belki bizim çocuklarımız 4. Dünya savaşına şahit olacak.

Bu günkü dünya düzeni; Tahran, Yalta, Postam konferanslarıyla kurulmuş. Belfour deklarasyonu, Syscos-Pikot anlaşmaları, sevr ile bizi prangalamak isteyenler, yerine LOZAN ile 3 yılda Osmanlı imparatorluğunu tesviye ettiler. Bir damla kan, bir damla petrol sloganı ile yola çıkan batı gözlerini kırpmadan katliamlar yaptılar. İnsanları bir birine yabancı yapan sınırlar oluşturdular. Bu rejimleri halk kendi tercih etmedi. Başlarına getirdikleri zalim iktidarlar sayesinde oluşturdular. Çarpık düzenlerini, sultalarını sürdürmek adına B.M, Güvenlik konseyiyle dünya jandarmalığını ellerinde tutarak, askeri üsleri dünyanın her yerinde, okyanuslarda filoları ile hâkimiyetlerini sürdürmekte, başkasına ait doğal kaynakları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktadırlar. Yine bunlar; Havayı, suyu, toprağı kirleterek, doğalı yasaklayıp, yerine kendi çıkar ve menfaatlerini temin eden, petrol ürünlerini, doğal olmayan ilaçları dünyaya benimsettiler.

Sınırlarını çizip, rejim ve iktidarlarını tayin ettikleri, dayattıkları,  resmi din, resmi tarih ve resmi kimlik ile gerçekleri gizleyerek kendi dünyalarını ürettiler. Savaş, darbe, terör, ekonomik krizler, sosyal olaylar, kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı siyaset bu derin güçlerin kullandığı nitelikler olarak hala günümüzde etkisini göstermektedir. Biliyoruz artık bu ülkenin, bu halkın iradesinin gerçeği değil bunlar. Hiç kimse, dünyadaki olup bitenleri, görmezden, duymazdan, bilmezden gelme hakkına sahip değil. Batı uygarlığı, insanlık tarihinin belki de en kısa kanlı uygarlığıdır. Yok, olmaya mahkûmdur. ALLAH’ın hükmü mutlaka gerçekleşecektir.

Bu dünyada; yaptığımız, yapmamız gereken ve yapmadığımız, söylediğimiz, söylememiz gerekirken, söylemediğimiz, her şeyden hesaba çekileceğiz. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Zalimlere yardım edene sonunda ateş dokunacaktır. Ya kendi cennetimize tuğla taşıyacağız, ya da kendi cehennemimize odun. Kuran-ı bakış açısıyla, inanla, küfür ehli arasındaki ilişkiyi iyi tetkik etmeliyiz. Yerimizi, duruşumuzu kurana göre şekillendirmeliyiz. Böylece inancımızın gereğini yerine getirerek onun bunun oyuncağı olmadan iki cihan saadetine kavuşuruz. İnşallah. İmanını hayatına şahit kılan üstadımız Mehmet Akif in dediği gibi; doğrudan doğruya kurandan alıp ilhamı, asrın idrakine söyletmeliyiz İSLAMI.

Selam ve dua ile.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?