BİR DOSTUN ARDINDAN

13-11-2018

Bu şehrin sevdalısı onurlu insan,

Sağlık emekçisi,

Şehrimizi yaşanabilir kılma mücadelesi veren Çevre Gönüllüleri Derneği’ndeki yol arkadaşım,

Her şeyden önce değerli dostum Şükrü Onay’ı kaybettik.

Ayrıca bu köşemde yazdıklarımın sıkı okuruydu.

Kâh moral veren kâh eleştiren harbi bir okur.

Her bakımdan yeri çok zor doldurulacak bir dost, bir okur.

Ölümüne en bu kadar üzülmemin nedeni ise yaşama doymamış ve hayatı seven biri olmasıydı.

Onu iyi tanıyanlardandım, henüz yarım kalmış bir sürü hayali vardı.

Sadece 4 ay dayana bildi hastalıkların en sinsi ve belalısı olan kansere.

Şehrimizde gittikçe yayılan bu veba, bir canımız daha aldı içimizden ansızın.

Dostumun ölümünü duyduktan sonra sosyal medya hesabımdan şu paylaşımı yaptım;

Acılarla yoğrulmuş ve üstüne üstelik havası suyu toprağı kirletilmiş bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu yaşanılması zor şartlar her gün sinsi bir hastalıkla canlar alıyor aramızdan. Değerli dostum sağlık emekçisi Mehmet Şükrü Onay’ı kaybettik, mekânın cennet olsun seni unutmayacağız…

Gerçekten bu acılı coğrafyada yaşam çok zordur.

Yaşanan çatışmalar, gerilimler, belirsizlikler içimizi kararttı, büyük üzüntü ve acılar yaşamımızı berbat etti.

Tıpkı benim, 80’li yılların kaosunda çocukluk ve gençliğimi, 90’lı ve 2000’li yıllarda ise yaşamın baharını yaşayamadığım gibi o da yaşamadı.

Yaşanan çevresel sorunlar, insanın kimyasını ve sağlığını bozabilecek türden.

Bu atmosferde kendini ne kadar korusan da kanser ve benzeri ölümcül hastalıkların pençesine düşüyorsun.

Her gün bir kanser hastası haberi alıyoruz.

Her hasta haberinin ardından da zamansız ölüm haberleri.

Kanserin bu kadar çok yayılması elbette ne kaderdir ne de tesadüf.

Bu şehirde hem moral hem de sağlık açısından koşullar ne yazık ki çok berbat.

Bu da zamansız ölümlere yol açıyor.

Kıymetli Şükrü Onay dostumun ölümü de bunlardan biriydi.

On gün önce hastanede onu ziyaret gittiğimde vedalaşır gibi bir hali vardı.

Çok umutsuz, hayattan vazgeçmiş bir vaziyetteydi.

Bir hasta ile konuşulmayacak kadar uzun uzun konuştuk.

Bilmiyorduk bu bizim son görüşmemiz, son konuşmamız olacak.

Büyük bir acı içerisindeydi. 

Ama ne o beni ne de ben onu bırakmak istemiyordum.

Yüreğinde ailesine, dostlarına, halkına derin sevgiler besleyen, o neşeli Şükrü değildi sanki karşımda.

Kendisine moral vermek için ne kadar güzel söz varsa söyledim, ne kadar anımız varsa geçmişte, hepsini anlattım.

Tüm gücümü toplayarak biraz da abartarak gelecek güzel günlerden de söz ettim,

Ama o sevgi dolu yüreğini kanatan veba, yüzünde bir tebessüme bile izin vermedi.

Güzel günleri beraber görmeye ömrü yetmedi.

Bir ömür yarım kaldı.

Sevgili dostum,  aramızdan ani ayrılman bizleri derinden yaraladı.

Seni hep iyilikle, güzellikle anacağız.

Sen ansızın gittin ama her daim bizim kalbimizde olacaksın.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?