BIRAKO’NUN PALTOSUNDAN İMAMLAR NE İSTEDİ

28-07-2017

Bırako yaşasaydı kim bilir ne derdi bu umutsuz dağınık ruh halimize?

Bir kibritin bütün çubuklarını teker teker yaktıktan sonra belki de "siz bu yaktığım kibritin külleri kadar olamazsınız" diyecekti.

Sırtını dönüp kâğıtlarını karalamaya devam edecekti.

Hayal ettiği dünyanın resimlerini çizecekti.

Kim bilir bu kadar dert ve keder içinde belki o da bizim ruh haline dönüşürdü.

Ama yine de paltosundan vazgeçmezdi her halde. 

Paltosu çok değerliydi Bırako’nun.

Onun yatağı, yorganı, barındığı eviydi.

İnsanlara her kızdığında, şu anda adının verildiği peron alt geçidinin duvar dibine uzanır,  yüzünü kapatıp saatlerce yerinden deprenmezdi bile.

Yaz kış sırtından düşürmezdi emektar ve yamalı paltosunu.

Günün birinde her nasıl olduysa yanından hiç ayırmadığı paltosunu kaybeder.

Paltosu kaybolunca her şeyini kaybetmiş kadar üzülür.

Paltosunu kaybeden Bırak, o1980’li yıllarda Batman'ın en işlek noktası olan Cumhuriyet Meydanında Atatürk Heykelinin dibine gelir.

“Ey,  İmamlar paltomdan ne istediniz?” diye bağırır.

Deli olmasından çok, bir veli olduğuna inanılan Bırako’nun bu sözlerini duyanlar "Bırako’nun bir bildiği var ki paltosunun çalınmasını imamları sorumlu tutuyor" diye düşünürler.

Oradan geçmekte olan bir imam, Bırako’ya yanaşır ve “Senin paltonun çalınmasından neden biz imamları sorumlu oluyoruz?”  Diye tepki gösterir.

Bırako da “şayet bu şehrin camilerinde vaaz veren imamlardan biri, ey cemaat Bırako’nun paltosunu çalmayın, dinimize göre her türlü hırsızlık haramdır, yoksulun yetimin malı çalınmaz, demiş olsaydı belki bu gün benim paltom çalınmayacaktı” der.

İmam, Bırako’nun bu sözleri karşısında söyleyecek söz bulamaz.

Evet, gerçekten din âlimlerimiz hiç kimsenin etkisi altında kalmadan şayet İslam’ın emirlerini eksiksiz olarak insanlara anlatmış olsaydı

İnsanların, bu dünyada iapacaklarını karşılığını öbür dünyada nasıl telafi edeceğini, 

Hükümdarlıkların devam için yoksul gençlerin savaştırılmalarının doğru olmadığını,

Kimsenin, Allah adına herhangi bir dinin emirlerini dayatma yolu ile kabul ettiremeyeceğini,

Bir insanı öldürenin suçunun, bütün insanlığı öldürmüş kadar büyük olduğunu anlatsaydılar, 

"Zülüm kimden gelirse gelsin zülümdür" deseydiler, 

 Her fırsatta insanlık için adalet, huzur ve barışı dillendirseydiler.

Kişilere itaat ve biat edilmesinden ziyade Allahtan başka kimseye boyun eğilmeyeceğini söyleseydiler.

İslam’ın sayasallaşmasınıb doğru olmadığını söylemiş olsaydılar,

Gerçekten de belki o zaman bu kadar çok ahlaki erozyon yaşanmaz ve insanlar arasında adaletsizlik bu denli katlanarak artmazdı.

 Her şeyden önce Bırako da  paltosunun çalınmasından imamları sorumlu tutmazdı.   

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?