ÇIKARCILIK GÖZLERİ KÖR ETMİŞ

30-11-2018

İnsanın bir yere kadar gerek bireysel gerekse toplumsal çıkarları savunması, anlaşılabilir bir şeydir.

Kişinin ve toplumun menfaatlerinin koruması, kollaması gayet doğaldır.

Ancak her şeyde olduğu gibi menfaat ve çıkar noktasında da işin ucu kaçtığında iş tehlikeli bir hal alıyor.

Maalesef gelinen noktada işin dozu kaçmış düzeyde.

Bu da toplumun yapısına etki edip, çürümüşlüğe neden oluyor.

Günümüzde bireysel çıkarcılık o kadar artmış ki çoğunluğun gözünü kör etmiş.

Sadece gözleri değil, vicdanları da köreltmiş.

Dayanışma, yardımlaşma ve eşitliği de ortadan kaldıran, kendinden başkası için üzülmeyen, kimseyi düşünmeyen bencillik, almış başını gidiyor.

İşin ucunda çıkar varsa, ilkelerinden, kutsallarından, insanlığından taviz veren niceleri var etrafımızda.

Ha bire çoğalıyorlar.

Nereye baksam, çıkarları için iki yüzlülük yapan sahtekârlar var.

Neredeyse selama karşılık verirken bile kâr zarar hesabı yapan bir topluluktan söz ediyorum.

En masum ve en kutsal duygular olan sevgi aşka bile çıkarcılık bulaşmış.

Ne kadar çıkar, o kadar sevgi, saygı…

Ne kadar menfaat, o kadar bağlılık ve aşk.

O saf, o temiz duygulardan geriye hiçbir eser kalmamış.

Muhabbetlerin dozunu çıkarcılık belirliyor.

Gözlerdeki o masumiyet yok olmuş.

Yapmacık sözcükler, ifadeler,

Kontrolsüz bir hırs,

Haksız bir kazanım ve mal mülk edinme,

Doyumsuzluk ve sınırsız şehvet isteği,

Aşırı derecede kibir,

Bir hiddet, bir öfke, bir saldırı,

Korkutuyor, endişelendiriyor bu durum beni.

Bunun nedeni nedir? diye içim içimi yiyor.

Tam budur diyebileceğim bir sebep aklıma gelmiyor.

Ancak çocukluğumuzda ve gençliğimizde çıkarcılığın bu kadar yaygın olmadığını düşündüğümde ve günümüzde paranın, pulun bu denli esiri olunması ile ilgili bazı nedenler aklıma geliyor.

Çünkü geçmişte kapitalizm bu denli bizi pençesine almamıştı.

İhtiyaçlarımızın çoğunu para vermeden temin edebiliyorduk.

Yaşam için gerekli olan temel ihtiyaçlarımızın çoğunu kendi ürettiklerimizden para ödemeden karşılardık.

Şimdi ise neredeyse solduğumuz hava için bile para ödeyecek kadar her şeye bedel ödeyecek bir durumdayız.

Paranın her şey olduğu bir devirde, insanlar da dolayısı ile çıkardan başka bir şey düşünmüyor.

Toplum ilişkileri bir yana, aile ilişkileri de artık çıkara endeksli olmuş.

Elinde olsa birileri yoksul akrabalarını zenginleri ile değiştirirler.

Çıkarcılık o kadar abartılı bir hal almış ki birçok kişide ruhsal bozukluğa yol açmış vaziyette.

Menfaatperestlik kendilerine güveni olmayan, yarınlardan umutsuz, kendisini değersiz gören ve ruhsal açıdan normal olmayan kişiliklere de yol açmaktadır.

Sonuç olarak çıkarı İlahlaştırmak ve sadece o güce dayanmak, son derece tehlikelidir.

Çünkü sadece maddeye bağımlı olup maneviyatsızlaşmak, kişiyi de, toplumu da felakete götürür. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?