DARBE GİRİŞİMİNİN 2.YILI

16-07-2018

Ülke olarak bizi karanlığa sürüklemek amacıyla yapılan darbe girişiminin ikinci yılını geride bıraktık.

O karanlık gece ve tehlikenin boyutu ile ilgili her geçen gün yeni şeyler öğreniyoruz.

Uluslararası boyutları da olan bu örgüt, meğerse devletin bütün kritik noktalarını ele geçirmiş, 50 yıldan bu yana böyle bir günün hazırlığını yapmış.

Yarım asırlık süre zarfında büyük ölçüde sızdıkları devlet kademesini askeri darbe ile ele geçirmeye çalışmışlar.

Allah’tan o gece demokrasiye inanan bir halk vardı ve canları ile darbeyi önledi.

Darbe girişiminde ve tarihin en büyük oyununda yer alanlara karşı mücadele sürüyor.

Halen askeriye ve emniyetteki kalıntıları ile mücadele ediliyor.

Bitmiyorlar, bitecek gibi de görünmüyorlar.

FETÖCÜ’ler olarak adlandırılan bu yapının tehlikeli bir organizasyon olduğunu biliyor ve bunların bir çıkar menfaat çetesi olduğunu her yerde söylüyordum.

Dini de kullanarak insanları kandırıyorlardı.

Toplumun her kademesinde bunlara inanan ve değer veren milyonlarca kişinin olduğu dönemde de ben, onlara hiç inanmadım ve güvenmedim.

“Fethullah Hoca Efendi” veya “Hizmet Hareketi” değildi benim için, her zaman tehlikeli bir suç örgütüydü.

Gazeteleri milyonlar satarken, TV’leri herkesçe izlenirken, bankalarının önünde kuyruklar oluşurken onlarla ilgili düşüncem neyse bugün de aynıdır.

Onlar güvenilmezdir.

Çıkarları için her şeyi yaparlar.

Benim için geçmişte neyseler bu gün de odurlar.

Darbe girişiminden sonra herkes bu yapıya FETÖ terör örgütü demeye başladı.                         Aldığı büyük darbeye rağmen hala varlığını sürdüren bu tehlikeli örgüte ben “Fethullahçılar” diyorum çünkü FETÖ dedikçe meselenin minimize edileceğinden kaygılanıyorum.

Oysa bu mesele sadece darbe girişimine kalkışanlarla sınırlı kalmamalı.

Mücadele, bu güne kadar bu yapıya hizmet eden bütün boyutlarını kapsamalı.

Yani sadece “FETÖCÜ’ler” değil, “Fethullahçılar” olarak anıldıkları günlerde de bu yapının içinde yer alan herkesi kapsamalıdır.

Suçun kapsamı sadece 14 Temmuz’u 15 Temmuz’a bağlayan gece ile yapılanlarla sınırlı kalmamalı.

Bunların nasıl büyüdüğünü, geliştiğine bakılmazsa özellikle devlet kademesinde gizlenen kadroları ortaya çıkarılamaz.

Bir de yarın başka isimlerle yeniden örgütlenirler.

Aslında sadece Fethullahçılar değil benzer bütün yapılara karşı dikkatli olmak gerekir, Özelikle de cemaat adı altında dini guruplaşmaların bu güne kadar bu ülkeye verdiği zararları unutmamak gerekir.

Özellikle Fethullahçıların boşluğunu fırsat bilenlere dikkat etmek gerekir.

Düne kadar Fethullahçılarla iş yapanlar, bu gün farklı imaj yaratmaya çalışıyorlar. 

Yeni tehlikelere yol açmamak için dindarlığı ön plana çıkaran cemaat, tarikat ve yapılara dikkat etmek gerekir.

Bir tehdit ve tehlikeyi bir taraf ederken başka tehditlere fırsat vermemek gerekir.

Bu yüzden bir zamanların Fethullahçıları gibi bir yapıya bürünen kesimlere karşı uyanık olmak gerekir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?