DOKUNMAZLIKLAR KALDIRILIRSA…?

04-05-2016

Türkiye içerde ve dışarıda çok zorlu bir süreçten geçiyor.

Ülkemizin yaşadığı sıkıntıları herkes görüyor ve hissediyor.

Ölümler, intihar saldırıları, hendekler, şehirlerde ve kırsalda çatışmalar…

Turizm, ihracat ve ekonomideki çöküş,

Ve insanlarda baş gösteren umutsuzluk ve korku.

Sanki bütün bunları unutturmak için de ortaya atılan Milletvekili Dokunmazlıkları.

Dokunmazlıklar kalkarsa, ya da kalmazsa sanki bütün memleket meseleleri çözülecek.   

Meclisi bu şekilde meşgul etmek ve suni gündemler oluşturmak için bu mesele ortaya atıldı sanki.

Meclis Anayasa Komisyonunda yaşanan şiddet, utanç verici bir tabloydu.

Kim buna sebep oldu, kim kime şiddet uyguladı”dan ziyade hiç kimsenin tasvip edeceği bu meseleyi ortaya atanların değirmenine diğer üç siyasi parti de su taşıyor.

Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin teklif Anayasa Komisyonu’nda kabul edildi.

Teklif 16 Mayıs’ta Meclis’te görüşülecek.

Komisyonda dokunulmazlıkların kaldırılmasına AK Parti, MHP ve CHP’nin aldığı ortak tavır şaşırtıcıdır.

Çünkü bu güne kadar bu siyasi partiler hiçbir zaman komisyonlarda ortak bir metne imza atıp meclise havale etmedi.

Bu bir yerde şu anlama geliyor;

Dokunmazlık teklifi mecliste de rahat bir şekilde kabul edilecek ve belki de 1993 yılında meclis kapısında DEP’li Milletvekillerin yaka paça alınıp hapse atılması gibi bir durum yaşanacak.

Siyasetteki gerilim ve komisyon toplantısındaki gerilimli hava onu gösteriyor çünkü.

HDP’li Milletvekillerinin tutuklanması toplumsal barışı ve huzura katkı sunmaktan ziyade toplumu daha da gerecektir muhtemelen.

Çünkü bu yöntemler geçmişte de denendi ve hiçbir olumlu sonuç elde edilmedi.

Böylesi bir sonuç Meclisin itibarını da sorunların siyasetle çözümüne inanların umudunu da zedeler.

Dokunmazlık konusundaki yanlış tutum kaosa davetiye çıkarır ve aynı zamanda müzakere ve uzlaşmanın önünü tıkar.   

Elbette bağımsız yargının, ortak aklın hakim olduğu toplumlarda hiç kimsenin dokunulmaz olmaması gerekir.

Ancak günümüz Türkiye’si için ne yazık ki bu geçerli değildir.

Böylesi zor bir süreçte Milletvekillerin Dokunmazlığı kalkar ve zorla mahkemeye getirtilip tutuklanırlarsa,

Belki öfkeli olan bir kesimin gazı alınır ancak uzun vade de Türkiye’nin çıkarına olmaz.

Çünkü Anayasa Komisyonun önünde duran 619 dokunmazlık dosyasının75’i Selahattin Demirtaş'a aittir.

Bu da şu anlama geliyor; cezanın en ağırını, ılımlı siyasetiyle partisini 7 Haziran–1 Kasım seçimlerinde baraj üstünde tutan Selahattin Demirtaş’ almış olacak.

Selahattin Demirtaş’a siyaset yasağının gelmesi veya tutuklanması tek kelime ile demokrasiye vurulmuş darbedir.

Yani HDP’li Milletvekillerinin dokunmazlıklarının kaldırılması ve statülerinin sonlandırılması sadece bununla sınırlı kalmaz.

Bu siyasi düşünceye yakın Belediye başkanları, İl ve Belediye Meclis Üyeleri, sivil toplum örgütleri temsilcilerini de kapsar.

Böylesi bir plan ve operasyon geçmişte birkaç kez denendi.

Dokunmazlıkların kaldırılması çözüm sürecinin kökten yok edilmesi ve HDP’li Vekillerin hedefe konulması demektir.

Dokunmazlıkların talimatını bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan verdi ve AK Parti de talimatı süratle uyguluyor.

Sadece siyasi davaları bulunan vekillerin dokunmazlıklarının kaldırılması amaçlanıyor.

1993 yılındaki DEP’li milletvekilleri meselesindeki aynı yanlışı denemek ve o tuzağa düşmemek için şu Milletvekili Dokunmazlık işini -her ne kadar üç parti kaldıracak gibi şartlanmışsa dâhi- hasarsız bir şekilde sonuçlandırmak gerekir.

Aksi takdirde dokunmazlıkların bir anlık öfke veya siyasi hesaplarla kaldırılması içinden çıkılmaz sonuçlar doğurabilir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?