EN BÜYÜK DERDİMİZ PLANSIZLIK

06-11-2015

Gelişmiş toplumlarda kentsel meselelerde atılan her adımda öncelikli olarak işin planlaması yapılır.

Bizim gibi ne gelişmiş ne de gelişmemiş, her şeyi yarım yamalak toplumlarda ise planlamadan söz etmek mümkün değildir.

Batman 1940’lı yıllarda küçük bir köyken petrolün bulunması ile birlikte küçük bir alandan başlayarak bu gün 400 bin nüfuslu kent statüsündedir.

50 yıllık şehirleşme ve büyüme serüveninde ilk günden bu güne kadar Batman, plansız bir şekilde yönetildiği için çarpık bir yapılaşma ve bir dizi kentsel sorunla boğuşmaktadır.

Batman yoğun bir göç nedeni ile büyüme noktasında her ne kadar farklı bir trend yaşamışsa da ulaşım, altyapı, sosyal alanların yetersizliği gibi sorunların tek nedeni stratejik yanlışlıklar ve plansızlıktır.

Plansızlığın yanında diğer bir sorun da yeteri kadar denetimin olmamasıdır.

Kentimizdeki bu yıl içerisinde devam eden çalışmaların ikisi için plansızlık ve denetimsizliğin yarattığı sonuçlara değinecek olursak, öncelikle Raman Mahallesi ile Çarşı Mahallesinde günlerdir trafiği felç eden, her tarafı yıkıp yakan bir altyapı çalışması yapılıyor.

Öncelikle bu çalışmanın ne amaçla yapıldığını gösteren hiçbir tabela ve işaret yok.

Su şebekesi mi?

Kanalizasyon mu?

Doğalgaz mı?

Elektrik şebekesi mi?

Ne çalışması olduğu belli değil.

Belli olan tek bir şey var o da bu çalışmaların çok plansız ve denetimsiz olduğudur.

Kazıyı yapan firma veya kurum, canı istediği saatte caddeyi trafiğe kapatıyor.

Kazı yaparken normal standartlara göre yapılmamaktadır.

Standartlara göre asfalt öncesi trencherle düzgün bir şekilde kesilmesi sonra da ekskavatörün kazılması gerekir.

Oysa direk ekskavatör kazısı yapılarak asfalt veya beton olan cadde ve sokak zeminlerinde büyük tahribata neden olunuyor.

Parke taşı olan sokaklarda bile taşlar düzenli bir biçimde sökülüp istiflenmiyor.

Kepçe ağızları ile sökülerek istifleniyor.

Hâlbuki bu işler bu sokaklar asfaltlanmadan önce yapılmalıydı.

Gelişmiş ülkeler yaptıkları her iş ve yatırımı en az 50 yılla göre planlıyor.

Bizimkiler ise günü birlik planlarla bu işleri yürütüyor.

Kentimizdeki plansız diğer bir çalışmaya gelecek olursak;

Bu ara bilmem kaçıncı kere çimlendirilen Diyarbakır yönünden gelerek Siirt yoluna doğru kent içerisinden geçen karayollarına ait orta refüjde hummalı bir çalışma var. 

Yine çim ekimi yapılıyor.

İyi güzel de bu kaçıncı çim ekimi?

Kaç kere ektiniz ve kaç kere susuzluktan kurutunuz ey Karayolları?

Bu işin böyle yapılamayacağını bir türlü öğrenemediniz ona yanıyoruz!

Çünkü doğru düzgün bir planlaması yapılmamış bu işin.

Şayet planlama yapılmış olsaydı; çimlendirme ve ağaçlandırma yapılmadan önce otomatik sulama sisteminin şebekesi döşenir, sonra çimlendirme yapılırdı.

Ekilen çimler belki sonbahar olduğundan dolayı fazla su istemediği için yeşerebilir ancak yaz aylarında bu çimin su ihtiyacının nasıl karşılanacağı hesaba katılmamış.

Tankerlerle sulama yöntemi, dünyadaki en geri ve en maliyetli sulama yöntemidir

Bu yöntem yerine bir sene için tankerlere verilen kira bedeli yerine otomatik sulama sistemini kurmak mümkündü.

Ancak bunu kimse hesaba katmamış ne yazık ki.

İlk örnekte de ikinci örnekte de plansızlık ve denetimsizliğin kentimiz için ne kadar büyük bir sorun olduğu net bir biçimde görülmektedir. 

Bu iki sorunu çözmeden kentimizde yaşam standartlarının gelişmiş ülkelerin seviyesine gelmesi mümkün değildir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?