GARİBAN OSMAN’IN ARZUHALCİSİYİM

16-06-2020

Bu korona en çok garibanı, gurabayı ve pejmürde’yi en çok etkiledi.
Daha çok yokluk ve yoksulluk çektiler.
Ev şartlarında yaşam koşulları en çok onlar için ağırdı.
Hassas ve kırılgan oldukları için korona en çok da onları buldu diyebilirim.
Bu sonuca nereden vardın diye soracak olursanız, buna en somut örnek bizim gazetenin Gariban Muhabiri Osman’dır.
Gariban Osman Korona çıktıktan bu yana diyebilirim ki “evde kal” uyarısına en sadık olan adamdır.
Bu nedenle üç aydır yüzünü görmedim.
Ara sıra telefonla kendisini arayıp hal hatrını v, bir ihtiyacı olup olmadığını soruyorum.
Her aradığımda “ne oldu, niye aradın” demeyi ihmal etmiyor.
Çünkü onun yaşamdan çıkardığı önemli bir ders var;
Kimse öylesine kolay kolay garibanı aramaz.
Ama az da olsa halen benim gibi zor dönemde garibanı hatırlayanlar da var.
Ama Gariban Osman insanlara ve insanlığa karşı o kadar güvenini ve inancını yitirmiş ki ne yapsam, ne etsem bu zor süreçte sırf bir ihtiyacının olup olmadığını sormak için aradığımda ona iyi niyetli aradığımı anlatamadım.
Osman’la Sonsöz Gazetesinde yollarımız kesiştiğinden bu yana paslaşırız.
Gariban lakaplı Osman’ın en önemli özelliği de garibanların umudu olmasıdır.
Özel haberleri hep gariban, guruba
ve pejmürde’lerin yaşadığı sorun ve sıkıntılardan oluşuyor.
Haber tek başına ses getirip sorunu çözemeyeceğini düşündüğünde veya bir konuyu nasıl habere dönüştüreceğini bilmediğinden hemen beni arıyor.
Heyecanlı heyecanlı anlatırken meseleyi, konuşmanın sonunda “yaz ha, sakın unutma” diye talimat
da veriyor.
Ben de mecburen, garibanların sesi olan Osman’ın arzuhalciliğini yapıyorum.
Arzuhalini, olduğu gibi kağıda döküyorum.
Her seferinde de memnuniyetini iletmek için “Allah Peygamber senden razı olsun” demeyi ihmal etmiyor.
Arzuhalciliğime karşılıkta ayda en az iki üç kez Gariban Osman’ın duasını alıyorum.
Benim buradaki bunca çaba ve emeklerimin, bildiğim ve gördüğüm en somut karşılığı Garibanların duasıdır.
Çoğunluk gibi her ipte oynamayı beceremiyoruz.
Fikrimiz zikrimiz bir şükür.
Duruşumuz, karakterimiz belli.
Bunun bedeli ağır da olsa asla haktan, hukuktan, adaletten ve doğrudan şaşmıyoruz.
Bu yüzden garibanlar hep bizi buluyor.
Dün yine garibanlar Osman’ı, Osman da beni aradı.
Osman kendisine gelen talebi olduğu gibi bana aktardı;
”Garibanların piknik yapmak için tercih ettikleri, Dicle Nehri kenarı, Malabadi Raman Dağında neden mesire alanları oluşturulmuyor? En basitinden, insanlar toz toprak içerisinde oturmasın diye bir piknik masası neden konulmuyor?” dedi.
Sahi ben de soruyorum, insanların bu sıcak yaz gününde nefeslenmek için gittikleri piknik alanlarında gölgelik alan, bir oturma bankı, bir pergola, su ihtiyacı, Wc, barbekü, çöp kutuları neden yok?
Garibanlar adına soruyorum.
Batman Çayına ne adına harcandığı bilinmeden 100 Milyon lira harcanıyor, iş garibana hizmete gelince piknik yapabileceği doğru dürüst bir alan yok.
Gerçekleri yazıyorum diye kızmayın sakın.
Gariban Osman bana yazdırıyor.
Ben sadece arzuhalcisiyim o kadar.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?