HANGİ SAVAŞIN ORTASINDAYIZ?

10-12-2015

Kürtler yüzyıllardır var olma mücadelesi veren bir halktır. Savaşlara, asimilasyonlara, soykırımlara maruz kalmışlar. Ötekileştirilmiş, sahip oldukları her hakkı nimet olarak kabul edip oturmaları istenmiştir.

Yine de inandıkları yolda yürümekten vazgeçmemişlerdir. Baskıyla, zulümle, yıkımla Kürt halkı bitirilememiş.

Hep bir ulus olma mücadelesi vermiş ağır bedeller ödenmiş. Yüzyıllardır bize rıza göstermek için dayatılan hiçbir zulme baş eğmemişiz.

Oysaki şuan bunun mücadelesini verdiğini söyleyen PKK, Kürt halkına en büyük zararı vermekte. Halkın ulus olma bilincinden tamamen uzakta izlediği yolla yüzyıllardır verilen mücadeleye ters düşmekte.

Toplumu ulus bilincinden uzaklaştırmış, yeni yollar yeni stratejiler belirleyip yol haritalarını çizmişler.

Peki, böyle bir stratejiyle değişen yol haritalarında, Kürdistan’da bölgede kurtarılmış bölge ilan etmeleri ne demek oluyor.

Mahalle mahalle sokak sokak direnmek ne demek?

Kürtlerin yaşadığı bu topraklarda yapılan bir direniş değil tamamen içinde yaşayan Kürtlerin ya ölmesi ya da rıza göstererek bulundukları şehirlerden göç etme politikasından başka bir şey değildir.

Kürtlere yüzyıllardır verilmek istenen zararı şuan kendimiz vermekteyiz.

Silvan, Nusaybin,  Cizre, Diyarbakır, bölgenin birçok il ve ilçesindeki tahribat topraklarımıza yapılan en büyük felakettir.  Depremler, seller, doğal afetlerde bile ayakta kalmış tarihimiz, göz göre göre yok ediliyor.

Tarihi Kurşunlu Camii’nin alevler içindeki hali içimizi nasıl açıttı.

Yanan bu tarihi camiinin arkasından bile sen yaptın kavgasını izlemek zorunda kalıyoruz. Camiinin yanmasında devletinde PKK’nin de rolü vardır.

Bir günde hendekler kazılmadı bir günde silahlar mahallere konulmadı.

Devlet hiçbir müdahalede bulunmazken birden sivillerin bile etkileneceği ağır müdahalelerde bulunmaya başladı. Başta müdahale etmeyerek izin vererek görmezden gelerek suçlu olunmuyor mu?

Peki, şehirlere hendekler kurarak, savaşları mahallelere sokaklara taşıyacağız derken, yaşanan her yıkımdan PKK ve onun yapılandırması sorumlu olmaz mı? Dört Ayaklı Minare de,  camiler de, kiliseler de, müzeler de yerle yeksan olur.

Sonra “sen yukardan bomba attın camii yaktın” deyip bizlere karşılıklı “sen yaptın” kavgası yapmayın.

Amaç ne bu savaş, bu ölüm bu yıkımlar niçin. Bir yıkım projesi mi? Bu topraklara, bu insanlara yazık. Eskiden siviller etkilenecek diye köylere bile girmeye çekinirken şimdi mahallelerde sokaklarda direniş çağrısı yapılıyor.

Kurtarılmış bölge ilan edilmesi özyönetim talebindeki ısrar ve hendeklerin kazılmasıyla gerçekleştiriliyor.

Benim anladığım özyönetim,  merkezden yönetimin iyi yönetememesi bu yüzden yerelin güçlendirilmesi talebi gibi bir şey.

Bu talep İzmir için de İstanbul için de Adana için de talep edilmekte Bu talep için neden bölgeye zarar veriliyor. Neden buradaki insanlar ölüyor. Buradaki şehirler yerle yeksan oluyor. 

Bu topluma verdiğiniz zarardan vazgeçin. Sivillerin yaşadığı yerlerden hızlıca geri çekilin.

Hoşçakalın...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?