HASANKEYF KOKULUDUR NAR AĞAÇLARIMIZ

08-05-2021

İçim daralınca “imdat boğuluyorum” demeden önce kalabalıklardan uzak bir sığınak ararım.

Kafa dinleyecek, soluklanacak sakin ve sessiz bir yer.

Kuytu ve şehrin kalabalığından uzak yer, en uygunudur.

Geçmişte en rahatlatıcı soluğu Hasankeyf’te alıyordum.

Hele mevsim bahar olunca, ruhumdaki tüm yaraları iyileştirir, kötülüklerden arındırırdı.

Bir beşikte uzanır gibi başımı yaslardım kadim tarihe.

Düşlerimde asırlar öncesine gider ve tarih soluklardım her nefeste.

Hiç doymazım bu nefes alışlarına.

Bu tarihi hazinenin bereketinin hiç sonu yoktu çünkü.

Hasankeyf gitti istemeye istemeye.

Tutamadık o ihtişamı, zenginliği.

Elimizin içinden söküp aldılar.

O gitti gideli şehirler daha çok yoruyor beni.

Uzun süre soluklanacak bir yer aradım.

Sonra, babamdan kalan köydeki evde buldum huzuru.

Ne zaman daralsam oraya koşuyorum.

Köydeki evimizin bir küçük bahçesi var.

Bahçesinde babamdan kalma nar, incir, badem, dut ağaçları var.

En çok da nar ağaçlarının dibinde rahat nefes alıp soluk alabiliyorum.  

Bahçede her türden meyve ağacı vardı eskiden, babamın ölümünden sonra yalnızlıktan, bakımsızlıktan kurudular. 

Geriye kalan birkaç tür oldu.    

Babamın bize bıraktığı mirasın en değerlilerinden biri kuşkusuz bahçedeki nar ağaçlarıdır. 

Gözüm gibi bakıyorum onlara.  

Hatırlıyorum, bizim köye ilk nar ağaçlarını babam getirmişti.

Sonra bizim bahçeden yayılmış tüm köye.

Narlarımız o kadar güzel ve doyumsuz ki;

Ekşi desen ekşi değil.

Tatlı desen sadece tatlı değil.

Sanırsın tüm tat ve lezzet bu narlarda buluşmuş.

Çiçekleri de bir o kadar güzeldir.

Nisan’da başlar açmaya ta Eylül’e kadar çiçek verir nar ağaçları.

Renkleri kırmızı desen kırmızı değil.

Sarı desen sarı değil.

Turuncu desen turuncu da değil.

Tadı gibi sanırsın tüm renkler bizim bahçede buluşmuş.  

Babam sevgisi ile büyüttüğü için ağaçların her birinin ayrı bir güzellikleri var.

Kuşlar meyve ağaçlarında kolay kolay yuva yapmazlar ama ne hikmetse bizim bahçedeki meyve ağaçların her dalında kuşlar var.

Köydeki tüm kuşların buluşma noktası sanırsın bizim bahçedir.    

Bahçede yetişen meyvelerden daha çok onlar nasipleniyor.

Kuşları, arıları, kelebekleri ağaç dallarında görünce daha bir seviyorum bahçemizi.

Belli ki onlar da burada kendini güvende hissediyor.

Aradıkları huzuru benim gibi burada buluyorlar.

Kimse kimseden rahatsız değil bu bahçede.

Küçücük bahçe hepimize yetiyor.

Kuş selleri, arıların kanat çırpma sesine karışır.

Tüm seslere ağaçların yaprak sesi eklenir.

Ağustos böceği katılır ses cümbüşüne.

Nefes, ses ve renk cümbüşü birbirine karışır.

Hasankeyf’teki günler kadar olmasa da, tüm umutsuzluğuma, yorgunluğuma, kırgınlığıma bu iyi geliyor.

Soluklandıkça taze çiçek açmış nar ağacına döner yüreğim.

Geriye tek bir his, bir dert kalır içimde, o da Hasankeyf’tir. 

Hasankeyf bir deryaydı.

Hasankeyf cennetten bir bahçeydi.

Bizim bahçedekiler gibi güzel nar ağaçları vardı.

Bahçemizde huzur veren nar ağaçlarını da babam Hasankeyf’ten getirmişti.

Hasankeyf Kokuyor bu yüzden bahçemizdeki nar ağaçları.

Kuşlar, kelebekler, arılarla birlikte bu yüzden seviyoruz bahçemizi.

Bu yüzdendir burada daha çok huzur buluyor olmamız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?