Hased ve Kıskançlık

Hased ve Kıskançlık
16-03-2023

Her gün sosyal medyada gördüklerimizin, takip ettiklerimizin bize hissettirdiği duygular hayatımızda tahmin ettiğimizden daha etkin rol oynuyor olabilir.

Ekranda iyi ilişkiler, mutlu aileler, pahalı kıyafetler, lüks hayatlar görüyoruz. Bu gördüklerimize karşı beliren saniyelik duygularınızı hatırlayın. Sahip olmadığımız şeyler gördüğümüzde bunlar bizde çaresizlik, utanç, güvensizlik, hayal kırıklığı, kıyaslama gibi yıkıcı duygular hissettiriyor. Bu duygular hasede eşlik eden duygulardan birkaçı. Bu duyguların altına birkaç neden olabilir ama temel neden sahip olamamanın verdiği hisler.

Evet, hased de sahip olamamaktan kaynaklanıyor. Tam olarak hased ne peki? Kıskanmak mı? Sizce hased ve kıskanma aynı şey mi? Hayır aynı değiller. İkisi de birer duygu evet ama tanımlarına geçmeden önce temellerine baktığımızda ne kadar farklı olduklarını göreceğiz. Hasedin temelinde eksiklik vardır. Kişinin kendine dair duyduğu bir eksikliktir bu. Kıskançlığın temelinde ise kayıp vardır. Kişinin elindekini kaybetme korkusudur bu. Biraz açalım. Hased nasıl eksiklikle ilgilidir, şöyle ki öncelikle hased iki kişi arasında olur. Karşıdaki kişinin bizde olmayan şeylere sahip olması, istediğimiz hayata, imkânlara yani bizde olmayan herhangi bir şeye sahip olması bizdeki eksikliği hissetmemize sebep olduğu için eksiklikle ilgilidir. Ve aslında hasedin en belirgin ve ayırıcı özelliği karşıdakinin bizdeki eksikliğini görüp onda da olmasın istiyorsak işte bu hasedin ta kendisidir. Ben de yok onda da olmasın mantığı hasedin hem de yıkıcı bir hasedin tam tanımıdır.

Evet, yıkıcı hased dedim çünkü bence bu kötü duygu hem yıkıcı hem de yapıcı olabilir. Bu kötü duyguyu iyi kullanabilirse kişi bunu avantaja dönüştürebilir. Bu sebeple yapıcı hasedin olduğunu da düşünüyorum. Hased kötü bir duygudur ama doğal da bir duygudur tıpkı hüzünün, öfkenin hem doğal hem de kötü duygular olması gibi. Kötü olan her şey iyi kullanılırsa lehimize sonuçlar elde edebiliriz. Hasedi nasıl lehimize çeviririz derseniz aklıma gelen ilk şey kendimizde gördüğümüz eksikliği tamamlamak olabilir. Tabi sadece bu değil her yönüyle bunu iyiye çevirebiliriz. Peki eksikliğimizi tamalamaya imkanımız yoksa ve hiçbir şey yapamıyorsak en azından hased ettiğimiz kişi için onunda olmasın yerine onun için iyi dileklerde bulunup daha iyi şeylere sahip olmasını umabiliriz. Böylelikle kötü olan hased duygusunu iyileştirmiş oluruz. Çünkü her şeyin çoğu zarar olduğu gibi hasedin de çoğu hastalıktır. Tıpkı üzüntünün fazlasının depresyon olması gibi. Bu sebeple hasedi kontrol etmeliyiz. Zira hasedin kontrolsüz olması karşıdakini yok etme gibi sonuçlarını ortaya çıkardığını gördük. Biz bazı şeylerden yoksunken karşımızdakinin bunlara sahip olması bizde ona karşı kötü duygular hissettirmesi doğaldır çünkü. Karşıdakini küçümseyebilir, onunla alay edebilir hatta karşıdaki insanda yıkıcı tahribatlar oluşturabilir. Ve demin dediğim gibi onda olanı yok etme ya da onu yok etme dürtüsü oluşturabilir maalesef ki. Bunun örneklerini en yakın çevrenizde gördüğünüze eminim. Görmediyseniz televizyonda ve sosyal medyada sürüyle var. Hatta eski Çin dizilerinde bunu daha belirgin görebilirsiniz. Tabi ki dediğim gibi bu iyiye kullanılabilir. Sadece yıkıcı değil yaratıcı bir güce de dönüştürebilirsiniz.

Konuyu dağıtmadan kıskançlığa geçelim. Onunda temelinde kaybetme korkusu vardı. Kıskançlık da en az üç kişi arasında olur. Örneğin yeni bir kardeşi olan büyük kardeşin anne ve babasının sevgisini küçük kardeşi yüzünden kaybedeceğinden endişelenmesi ve kardeşini anne ve babasından kıskanması gibi kişinin sahip olduğu şeyi, statüyü bir başkası yüzünden kaybetmekten korkması kıskançlıktır. Ya da bir ilişkide kişinin partnerinin sevgi ve ilgisini başka kişilere yöneltmesinden ve başkaları tarafından bu sevgi ve ilgiyi kaybetmesinden korkması ve partnerini başkalarından kıskanması konuya iyi bir örnek olacak sanırım.

İşte bu her iki duygunun, duygu olması yönüyle benzerliklerinin olduğunu ve aslında birbirinden farklı olduklarını gördük. Hased duygusu bence tamamen kötü bir duygu. Bu duyguyu hisseden kişilerin yapabiliyorlarsa bunu iyileştirmelerinde çok büyük fayda var. Başta kendileri için bunu iyiye çevirmeleri çok önemli olacaktır. Kıskançlığın ise az olması aslına bence iyi bir şeydir. Çünkü sahip olduğumuz bir şeyi ya da bir statüyü kaybetmekten korkup sahip çıkmaya çalışmak insanın yaşama dürtüsünü tetiklemesi bakımından kıymetlidir. Ancak fazlası gerçekten ciddi sorunlara yol açıyor. Yine başta kişinin kendine zararları oluyor. Bu iki duygunun da fazlasının kişinin kendine verdiği zararları oldukça çeşitli olabiliyor. Hem fiziksel hem de ruhsal sağlık açısından, insan ilişkileri açısından vs kişi kötü etkilenebiliyor. Bu sebeple bu iki duyguya dikkat etmeli ve kendimizi gözlemlemeliyiz. Sosyal medyada nelere maruz kaldığımızdan, özel hayatımızda nelerden zevk aldığımıza, normal hayatımızdaki ilişkilerimizden, hayat felsefemize kadar her alanda kendimizi gözlemlemek ve birçok yaşam tarzına sahip olmak yerine seçici davranmak kötü duygulardan etkilenmeme açısından beklediğimizden faydalı olabilir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?