HDP SİNE-İ MİLLETE DÖNMELİ Mİ?

18-11-2016

Milletvekillerinin cezaevine konulmasının ardından HDP, yasama organındaki çalışmalarını durdurma yani Meclisten çekilme kararı aldı.

Bu kararın ardından HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen yaptığı açıklamada, bundan sonra izlenecek yolun belirlenmesi için sivil toplum örgütleri ve halkla görüşmeler yapıp ona göre bir karar vereceklerini belirtmişti.

Açıklamanın ardından da HDP’li Milletvekilleri, basın kurumları ve sivil toplum örgütleri ile görüşmelere başladı.

Yapılan görüşmeler neticesinde yeniden HDP’nin Parti Meclisi (PM) toplanarak durum değerlendirmesi yapacak muhtemelen.

HDP’nin, tutum belirlemesi ile ilgili halkla görüşmeler yapması elbette isabetlidir.

Ancak şöyle bir gerçek de var; şu anda gerçekleştirilen görüşmeler, ne yazık ki biraz da geç kalınmış görüşmelerdir.

HDP’nin, 7 Haziran seçimlerinden sonra, politikalarına yön vermek amacıyla kendisine oy verenler ile görüşmeler yapması gerekirdi.

7 Haziran seçimlerinde bütün çevreler HDP’nin demokratik siyaset arenasında güçlendirilip silahların susturulması ve çözüm sürecinin nihai hedefe ulaşması için HDP’ye oy vermişlerdi.

HDP şayet seçimlerde çıkan sonucun ne anlama geldiğini iyi okuyup buna göre siyasette konumlanmış olsaydı belki bu gün bu duruma gelinmezdi.

Milletvekili dokunmazlıklarının kaldırılması sonrasında nasıl bir tutum takınılması gerektiğini de ne seçmene ne de STK’lara sordular.

Gelinen aşamada ise Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte 10 milletvekili tutuklandıktan sonra yasama faaliyetlerini askıya alan HDP, şimdi sine-i millete dönüp dönmemeyi halka ve STK’larla sorarak ortaklaşarak karar verecek.

HDP’nin bundan sonra belirleyeceği tutumu halka sormasının nedeni ise; parti içerisinde bazı HDP'liler TBMM'den tümden çekilmeyi savunurken, kimisi de çekilmeyi doğru bulmuyor.

Yani bundan sonraki tutumun halka sorulmasının bir nedeni de kendi içlerinde verilecek kararda ortaklaşma isteğidir.

HDP, Milletvekilleri tutuklandıktan sonra aldığı “Meclisteki çalışmaları askıya alma kararı”nı da keşke önce halka danışsaydı.

Belki halkın görüşü daha farklı olabilirdi.

Ama her şeye rağmen önemli bir karar öncesinde halka danışılması isabetli olmuştur.

Çünkü halka rağmen karar verenler, kaybeder.

Halkın da bu kritik aşamada söyleyeceği söz, bir bakıma sadece HDP’nin geleceği açısından değil Türk siyaseti açısından da önemlidir.

Gün geçtikçe artan ve yeni bir boyut kazanan siyasi arenadaki gerilim, restleşme ve inat yüzünden ülkenin, çok ciddi ve sıkıntılı bir dönemden geçtiğinin hepimiz farkındayız. 

Gelinen noktada kim az veya çok suçlu, onu bir tarafa bırakacak olursak, bu durum hiç kimsenin istediği, arzu ettiği ve kazançlı çıkacağı durum değildir.

Bu noktaya gelinmesinde mecliste gurubu bulunan tüm siyasi partilerin de kabahatti vardır.

HDP’nin Meclisten çekilip çekilmemesi mevzusuna dönecek olursak; HDP’liler ülkenin dört bir yanına dağılıp tutum belirlemek için görüşmelerini sürdürüyorlar.

Batman’da iki gruba ayrılan HDP heyetinin, STK ve basın ayağı ile görüşmeler devam ediyor.

Heyetlerin görüşmelerinden nasıl bir sonuç çıkacağını bilemiyoruz, ancak şöyle bir gerçek de var ki; HDP açısından parlamentoda çalışma şartları ne kadar zor olursa olsun TBMM’den çekilme doğru değildir.

Meclisten çekilmek demek bir bakıma halkın verdiği temsil hakkını reddetmek demek anlamına gelir.

Bir bakıma da demokratik rejim ve siyasetten vazgeçmek demektir.

Bu da çok ağır bir karar olur.

Bu yüzden sine-i millete dönmek her bakımdan doğru bir karar olmayacaktır.

Tabi siyasetteki gerilimin düşmesi sadece HDP’nin belirleyeceği tutum ile mümkün değildir.

Özelikle AK Parti başta olmak üzere diğer siyasi partilerin, 140 yıllık parlamenter sisteminin zedelenmemesi ve zarar görmemesi için çaba sarf etmeleri gerekir.

Bunun için de öncelikle cezaevindeki milletvekillerinin tutuksuz yargılanmaları sağlanmalı, eşitlikçi, özgürlükçü, siyasi ve ekonomik refah sağlayacak demokratik bir anayasa ise tüm siyasi partiler tarafından ortaklaşa hazırlanmalıdır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?