İNSAN, ZAAFININ ESİRİ OLUNCA

22-05-2019

İlk insan Adem(a.s)’dan bu güne kadar gelmiş, geçmiş insanlık tarihini incelediğimizde, insanın stabil olmadığını, meyyal(değişken) varlık olduğu gerçeği ile karşılaşırız.

İnsanın his, duygu, düşünce ve eylemlerini şekillendiren iyi ve kötü zaafları vardır.

Bu zaaflar ne kadar denetim altında tutulabilirse, Allah’a kulluk bilinciyle fıtrat çizgisinde zaptı rapta alınabilirse, o kadar kusur ve hatadan uzak olur insan. İnsanlık tarihi zaaflarının hükümranlığı ile zulüm, yıkım ve kıyımlarla doludur.

Bu zaafların başında maddi ata düşkünlük, büyüklük kompleksi, çıkar endişesi ve ırki üstünlük duygusu, zevk ve sefasının esiri olarak gelmektedir.

Aklını kullanmayan, yaratılış gayesinden habersiz, Yaratanın mesajına kulak tıkayan ve neticede Allah’a kulluk bilincinden uzak her insan zaaflarının esiri olmaya mahkûmdur.

Allah’a İman eden, İman ettiğini zan eden ve inkâr eden insanların zaafları karşısında tutumları farklıdır.

İman; zaafları kontrol altında tutmanın gereğidir.

İman eden kişi Allah’a teslim olmuştur.

Allah’ın emir ve yasaklarına uyandır. Hissi duygularla, anlık menfaatlerle meşgul olmaz. Onun gayesi geçici dünya hayatı yerine, ebedi ahireti kazanmaktır.

Her anında ALLAH ne der diye hareket edendir. İnsani zaafları hayatından çıkmıştır. İman ettiğini zan eden kişi ise; İmanla Zannı ortak ederek günlük yaşayan , gelecek endişesi taşımayan kişidir. Yeri geldiğinde, durumuna göre zanna tabi olandır. Parayı görünce tamah eder, nefsinin esiri olur. Zaman zaman hatasını idrak eder. Pişman olur hatasından dönmeye çalışır. Gel git arasında hayatını sürdürür. İnkarcı tip; tamamen dünyaya ve içindekilere bağımlı hale gelmiştir. Anını yaşamayı gaye e dinmiştir. Gelecek endişesinden  ,hak, hukuk kavramlarından uzak, eline geçirdiği imkanları zevk ve çıkarı peşinde kullanma çabasındadır. Hayvani duygular hayatının olmazsa olmazıdır. Çıkar ve menfaatin kuludur. Akıl etme  , fikir etme ve şükretme yeteneğini kaybetmiştir. İradesi fıtrattan uzaklaşarak, zevk ve sefasının esiri olmuştur. ALLAH’I Unutan zaafının tutsağı olur. Her devirde ve her sistemde bu tip insanları görmek mümkündür. Tarihte bu tip insanların simgeleri ; Firavun. Karun ve Belam Bavura dır. Zaaflarının esiri olmayan tek önder, islam peygamberi Hz. Muhammed dir.,

 Kavimleri helak eden; içki, kumar, zina, faiz, ırkçılık, eşcinsellik dahil bütün günahların resmileştiği, kurumsallaştığı, vergiye tabi olduğu, reklamının yapıldığı, haramın reyting yaptığı modern cahiliye döneminde yaşıyoruz. Bu günün kuran-i ifadesi ‘’ Ama şu gerçek ki, yalnız gözler kör olmaz, Fakat göğüslerdeki kalplerde kördür.’’(Hac suresi;46.ayet). Yaşadığımız ortam kalpleri kör eden, insanı yaratılış gayesinden uzaklaştıran, zaaflarının kulu eden bir sistemdir. Bu sistemin bilincinde olarak , gerçek imana sahip inananların, Tek önder Hz. Muhammedi örnek alarak yaşamaları, topluma örnek olarak, toplumu bu zaaflardan kurtarmak için azami çaba göstermeleri, insanımızın kuran-ı kerimle tanışmalarına vesile olmaları cihattır. Unutmayalım, huzuru mahşerde en büyük şefaat insanın kendi hayatı ve davranışlarıdır.

 ALLAH(C.C) Cümlemizi, iman eden , ALLAH(C.C.) KULLUK bilincinde yaşayan, zaaflarından kaçınan kullarından etsin.

      Selam ve dua ile.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?