KURANI KERİM VE İNSAN İLİŞKİSİ

29-03-2018

Bismillahirrahmanirrahim

İnsanın dünya ve ahret mutluluğunu temin eden yegane ve gerçek kitap Kur’anı Kerim’dir. Sad suresi 29. Ayette Allah c.c. şöyle buyuruyor.’Bu sana vahyettiğimiz çok bereketli, verimli bir kitaptır. Aktif akıl sahipleri mesajları iyi düşünsünler öğüt alsınlar.’ Bunlar akıl izan sahipleridir. Allah’ın verdiği akıl nimetini hakkıyla kullanan, bu nimetin şükrünü eda eden insanlar ancak Kur’an dan gereği gibi yararlanırlar. Kur’an kendisine nazil olan kişinin imanının artırır, imanına şahitlik eder. Bakara 121. Ayette ‘kendilerine verdiğimiz kitabı gereği gibi (Rabbinin gösterdiği, öğrettiği şekilde)okuyanlar ona gereği gibi iman ederler.’ Hakkıyla inanırlar.

Kur’ana yabancı kalanlar, gereği gibi Kur’an dan yaralanmayanlar, kaybedenlerdir. Gereği gibi inanmayanlardır. İnanalar Kur’anı ağır ağır, düşüne düşüne okurlarsa Kur’anı hayatlarına tatbik ederek insanlara tebliğ ederlerse Kur’anı hakkıyla okumuş olurlar. Bu gün bizim dört dakikada okuduğumuz Kur’andan bir bölümü peygamberimiz dört saatte okurmuş. Niçin? Düşünerek, anlayarak, hayatına tatbik ederek okuduğu için.

İlk vahiy Alak suresinin ilk ayeti ‘yaratan Rabbinin adıyla oku/düşün, anla ve davet’ emri içermektedir. Müzemmil suresinin ilk dokuz ayeti; okuma ortamı ve şartlarını, nasıl okunması gerektiği bilincini vermektedir. Kur’an okunduğunda kiminle muhatap olduğunun bilincinde ol. Seni ve evreni yaratan, her ana ve duruma müdahil olan Allah ile muhatap olduğunu unutma. Furkan suresi 32. Ayette ‘İnkar edenler dediler ki; Kuran ona bir defada toplu indirilmeli değimliydi? Biz onunla(Kur’an la) senin kalbini sağlamlaştırmak için ağır ağır bölümlere ayırarak indirdik. Onu ağır ağır, düşüne düşüne anlamaya çalışarak oku, özüne indir.’ Yine İsra suresi 106. Ayette ‘Kur’anı zamana yayarak, insanlara duyurman  (okuman) için bölümler halinde birbiri ardınca indirdik’. Allah doğru söyledi, işittik ve iteat edenlerden oluruz inşallah.

Kur’anı Kerim insanı yaratan tarafın dan, insana gönderilmiştir.  İnsanı en iyi tanıyanda şüphesiz Allah’tır. Çünkü Allah insanın nefsinin ne fısıldadığını en iyi bilendir. Dünyada huzurun kaynağı layıkı ile Allaha kul olmaktır. Ahireti kazanmanın yolu da budur. Allah c.c. nu gereği gibi anlamak ve anlama sevdasında olan insanlarla birlikte bulunmak ve yaşamakla mümkündür.

Allah’ın ilk emri oku; akıl ve beyin ilişkisini sağlar. Okumak, anlamak, düşünmek, insan beyninin birbiri ile bağlantılı en üst faaliyetleridir. Okumak insana has bir eylemdir. İnsanların, toplumların birbiri ile üstünlüğü bu tek kelime ile sağlanır. İKRA; RABBİNİN ADIYLA OKU. Bunda büyük hikmet vardır. Rabbinin adıyla okumayan; kendine, kainata ve olaylara Rabbani görüş ve düşünce ile bakmayan kişi azar. ‘Pisliğe mahkum olur’(yunus 100)

Oku emrinin hikmeti büyüktür. Okuyan insan okuduğunun karşılığını hemen gördüğü gibi ahireti inşa edecek bilgi ve donanıma da sahip olur. Bilimsel çalışmalar; insan beyninin okumayla korunduğunu kanıtlamıştır. Okumak; beyin kan dolaşımını, beynin elektrik aktivitesini ve metobolizmasını artırıyor. Okumayan kişide beyinde her gün ellibin civarında sinir hücresinin harab olduğu yerine yenisin gelmediği ispat edilmiştir. Kendini yenilemeyen tek doku sinir hücresidir. Bu durum kişide hızlı bunamaya sebep olur.

Kur’anın ilk kelimesi OKU hem manen hem de madden, insana sağladığı nimet ortadadır. Yaradan’ın sözünün önem ve emniyetini akıl sahipleri idrak edecektir.

Bugün; bilgi çağında İslam alemi, inatla Allahın emrine ve okumaya direniyor. Bunun ağır faturası tek kelime ile zillettir. Kur’anın ilk emri yeterince anlaşılmadığı sürece de bu faturanın ödemesi hiç bitmeyecektir. Taki Rabbinin emrine muhalefetten dolayı tövbe edip, kitabı, tabiatı, olayları, hayatı ve kendini hakkıyla okuyuncaya kadar. Bir insan hayatta ise ve aklı varsa Rabbin adıyla okumak onu en büyük mükafatlara ulaştıracak ihmal ettiğinde de zararını, başka hiçbir şeyle asla telafi edemeyeceği bir duruma düşecektir. Allah cümlemizi hakkıyla okuyanlardan eylesin.

Bu mevzumuz’a gelecek yazıda devam edeceğiz.

Selam ve dua ile…                        

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?