MASUM DEĞİLİZ HİÇ BİRİMİZ

29-07-2015

Yine günlerden savaş, yine günlerden savaş.

Ne televizyonda haber bültenlerini izleyin ne de internette haberlere sörf yapın.

Tek haber savaş, göbeğindeyiz öfkenin, ortasındayız düşmanlığın, içindeyiz kavganın.

Dillerde barış, yüreklerde ve akıllarda savaş. İnsanlar neyi daha çok söylerse ondan daha uzaktır bunu bilirim bunu söylerim.

Daha akıllı olduğunu söylüyorsa daha aptaldır, daha dürüstüm diyorsa daha yalancıdır, daha çalışkanım diyorsa daha tembeldir,  kusursuzum diyorsa büyük kusuru vardır.

Ey ülkem herkes eline bir flüt almış barış türküsü çalarken bu savaş namesi niye…

Hükümet bile kuramazken savaş için askerlerimiz hazırdır. Bir ölürler bin doğarlar ne de olsa. Onlar ölmek için doğmuştur…

Peki, onlar savaş için hazırken tüm savaş namelerini onlar atıyorsa bu kalleşçe ölümler niye?

Hiç kimse yatağında görevi ne olursa olsun birilerini vurup bunu sahiplenip savunuyorsa ya da çocuğunun yanında ölümü kalleşçe getiriyorsa biz yokuz.  Ne Kürtlük adına ne de başka bir şey adına savunulmasın. Kimdir, nedir, neler yapmışlardır, sorgulamadan diyorum ki ister polis olsun ister komutan hiç kimse kalleşçe ölümü hak etmiyor. 

Ölüm kimden geldiyse o bizden değildir.

Bu bir rövanş değildir. Er meydanı değildir.

Satranç oyunu gibi taşlar yerini alır her bir taşın ayrı önemi vardır.

Satrançta bazı taşların görevi daha fazladır yapabileceği hamleler daha çoktur. 

Bir de kaybedilmemesi gereken en önemli taş olan şah vardır eğer onu kaybedersen şah ve mat olursun oyun biter.

Bir de oyunda önemsiz gibi görünen piyonlar vardır. Asıl oyuna onlar yön verir, kazanmak için yapılan her hamle, oyunu belirler. Onları kaybetmekten asla korkmazsın çünkü onlar senin kazanıp kazanmamanı belirleyecek olan taşlardır.

Piyonu verirsin oyunu alırsın. Daha da önemlisi o taşa yön veren ayrı iki el vardır yani belki de hiçbir taşın önemi yoktur. Onu oynayandan başka…

Ruhlar sıkkın, yürekler yorgun, neyin doğru, neyin yanlış belli olmadığı bir yoldayız.

Herkes haklı, herkes haksız. Ölümler sinmiş toprağa, her gün yenisi gelirken barış beyinlerde en arka noktada bekliyor. Sadece bir kavram olarak.

Filler tepişirken çimenler eziliyor.

Sezen Aksu ne güzel demiş “masum değiliz hiç birimiz”

Belki o aşk için demiş ama benim duygularıma şimdi tercüman oluyor.

İçindeki çocuğa sarıl, sana insanı anlatır, eller günahkâr, diller günahkâr, bir çağ yangını bu, Bütün Dünya günahkâr. Masum değiliz hiçbirimiz.

Söyleyecek yazacak çok şey var. Ama kelimeler bir yerde çakışıyor aklın ve ruhuna tercüman olamıyor kalemin. Çünkü ne sen kabul edebiliyorsun olanı, olacağı ne de anlayabiliyorsun düzeni. 

Ne diyeyim herkes haklı, herkes haksız… Hoşçakalın

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?