Ramazan Hoca, kimin bam teline dokunmuştu acaba?

Ramazan Hoca, kimin bam teline dokunmuştu acaba?
01-02-2024

Mahkeme tarafından muzip denilerek akıl hastanesine gönderildiğinde onu tanımıştık.

Suçu da, mesken edindiği Diyarbakır Büyük Cami Avlusuna uygunsuz kıyafetle gelip camiye girmeye çalışan bir kadına ‘bu elbise ile camiye girmemesiniz’ demiş olmasıydı.

Bunun üzerine hakkında dava açılmış ve akıl hastanesine alınmasına karar verilmişti. 

160 bini aşkın paylaşımda #RamazanHocaYalnızDeğildir yorumları paylaşılınca Ramazan Hoca denetimli adli kontrol şartı ile serbest bırakılmıştı.

Ramazan Hoca yumuşak ve samimi üslubu ile İslami tebliğ yapmaya devam etti. 

2023 yılında İslami tebliğini yapmak üzere İstanbul’un yolunu tutar.

İstanbul Fatih'te açtığı çay ocağında tespih satar.

Dini sohbetlerine de devam eder.

Sosyal medyayı aktif kullanan Ramazan Hoca güncel konularda videolar çekip sosyal medyada paylaşıyordu.

En son paylaşımları da İsrail'in Gazze saldırısı, Fatih Altaylı’nın şeyh Sait ile ilgili yorumu ve bazı tarikat çevrelerinin kendisini hedef göstermesi üzerineydi.

Açık sözlülüğü ve korkusuz duruşu ile kendi halinde dini sohbetler yapan, hiç bir cemaate, örgüte ve tarikata hizmet etmeyen, hiç bir ekonomik kaygı taşımayan, kimseye zararı dokunmamış Ramazan Hoca belli ki birilerinin bam teline dokunmuştu?

Kimler, neden rahatsız olmuştu söylem ve duruşundan?

Elbette birçok kişi, siyasi güç, tarikat ve cemaati rahatsız etmişti sözleri ile.

Cesur sözlerine rağmen sırtını dayadığı Diyarbakır Surları onu korumuştu bu güne kadar.

Ama İstanbul surları onu koruyamadı.

Karanlık bir cinayet işlendi güpegündüz İstanbul’un orta yerinde.

Bir sofi ve bir derviş gibi yaşayan, İslami tebliğler yapan güzel bir insana kıydılar ne yazık ki.

Allah rahmet eylesin.

Ramazan Hoca vefatından önce sosyal medyadaki bir paylaşımında;

‘Benim üzerimde yoğun bir kampanya var maalesef. Ben tüm tarikatlar sapıktır dememişim.  Dükkânıma kendini bilmez bazı insanlar geliyor ortalığı karıştırıyorlar. Kimseden korkum yok’ diyordu.

Yaşadığı sürece hakikatten şaşmayan, haykırabilen, Allah’tan başka kimseye minneti olmayan, dünyalık hiçbir kaygısı olmayan ve mertçe bir yaşam tercih etti.

Hakikati avazı çıktığınca bağırdı.

Dini tekeline almış tarikatlar, cemaatler ve din görevlilerinin söylemediği gerçekleri haykırdı.

Dini vecibelerinin en küçük ayrıntılarını ağızlarına sakız edip, milyonları bunlarla meşgul edip uyutan, üstelik bundan para kazanıp servetlerine servet katanların da hedefi oldu.

Ramazan Hoca’ya basın ve sosyal medya yolu ile demedik söz bırakmadılar.

İslam dininin tüccarlığını yapmak yerine, hizmetkârı olma rolünü üstlendi.

Ekmek kapısı riskini minnetsiz aradığı çay ocağında bazı piyonlar namaz kılarken, kalbinden bıçaklayarak öldürdü onu.

Ona gariban diyor, gittiği yere alnı ak, başı dik gidiyordu.

Ramazan Hoca hakikate dair söylemleri ile birilerinin bam teline dokunmuştu belli ki.

İşlenen cinayet, sıradan bir adli olay gibi görünmüyor.

Bu öldürdü şu öldürdü demek şu aşamada cinayeti aydınlatmak için fayda sağlamaz.

Son zamanlarda alenen ve sosyal medya üzerinden onu hedef gösteren ve tehdit edenlerin, bu cinayetin işlenmesinde rolü vardır.

Bu bir muzipin işlediği cinayete benzemiyor.

Sanık suç dosyası kabarık biri olsa bile mutlaka arkasında bir karanlık güç vardır.

Önemli olan sadece katili bulmak değil, arkasındaki karanlık odakları da açığa çıkarmaktır.

 Tekrardan kendisine Allah rahmet eylesin diyorum.

Kim öldürdü ve öldürdüyse bin kez Allah belasını versin.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?