SERVETİM, ÇUVAL DOLUSU DOSTLARIMDIR

21-11-2017

Evrensel bir görüşü benimsediğimden dolayı birçok milletten,  inançtan, dilden, renkten arkadaş ve dostluklar edindim yaşamım boyunca.
Dünya malından, paradan, servetten daha çok dost edindim bu dünyada.
Maddiyata hiç değer vermedim dersem yalan olur, ancak hiçbir zaman insanlarla irtibatımı sadece çıkar amaçlı kurmadım. 
O yüzden bir çuval param olmadı hiçbir zaman ama bir çuval gönülden dostum oldu. 
Çünkü insanın yaşamını detaylandırıp anlam katan en önemli değer bana göre, saf ve temiz dostluklardır. 
İçinizi dolduran, yüreğinizde taşıyacak kadar değerli dostlarınız yoksa şayet, inanın yaşamınızın hiçbir tadı tuzu yok demektir. 
Çok şükür benim böyle bir sorunum yok. 
Çünkü en büyük olandan tıka basa bir çuval dolusu dostum var.  
O bir çuval dolusu dostlarımın tümünün gönlümden yeri ayrıdır. 
Hiç birini biri ile kıyaslamam, birini ötekisine değiştirmem. 
Hala samimi ve içten dostluklar ediniyorum durmadan. 
İsimlerini yazmaya başlasam çoğunu tanırsınız eminim, ancak ben bu gün hiç tanımadığınız ve yaşamda dezavantajlı olan dostlarımı size anlatacağım. 
Çünkü o dostların benim yanımda özel bir yeri ve önemi var. 
Her biri için sağlam bir sütun vazifesi görüyorum, onlar da benim için her biri bir moral ve yaşam kaynağıdır. 
Çoğu ile dostluğumuz yirmi yılı devirecek kadar uzun bir geçmişe dayalıdır. 
Öyle bir dostluktur ki içinde hiçbir çıkar ve menfaat barındırmıyor. 
Karşılıklı olarak ser veriyoruz ancak sır vermiyoruz.  
Satın alınması o kadar zor ki değeri paha biçilmezdir. 
Birimiz zora dara düşse hemen his ediyoruz.  
Asla birbirimizin sözlerinden davranışlarından alınmıyoruz, yanlış anlamıyoruz ve kızmıyoruz. 
Muhtemelen çoğunuz onları tanımadığı için size biraz özeliklerinden söz ederek tanıtacağım. 
Dostum Lazgin, 7 yaşından beri çobanlık yapıyor, kısmen felçli ve sara hastasıdır yaşamı acılarla zorluklarla geçmiş, bu bozuk dünya düzen içerisinde hala özünü kaybetmemiş kirlenmemiş biridir.    
Şükran, yaşamın acımasız şartları karşısında defalarca intihar teşebbüsünde bulunmuş, Babası yaşında biri ile evlendirileceği sırada kendisi ile tanıştığım, yokluğa, yoksulluğa ve zorluklara rağmen hayata tutunmayı bilen hayat dolusu biri. 
12 Eylül darbesinde gözaltına alındıktan sonra ağır işkenceler sonucu psikolojisi bozulan Sadullah’ın hayatı kararmış, ne zaman görsem elinde sigarasından çıkan dumanı, yaşadığı kötü muamele ve acıyı unutmak için derin derin soluklarla içine hapsediyor, yazı yazmak için ihtiyaç duyduğu kâğıt ve kalem ihtiyacını karşıladığım biri. 
Boyacı Mihemed, yaşamında iyi gün yüzü görmemiş, yokluk ve yoksulluk içerisinde hep ötelenmiş, dışlanmış horlanmış. Beni her gördüğünde defalarca “seni gördüm keyiflendim”
diye tekrarlıyor. 
Amele Nezir, tek böbrekli olmasına rağmen hamallık yapıyor. Eşi de kendisi gibi ciddi sağlık sorunları yaşıyor. Her morali bozulduğunda, başı dara düştüğünde soluğu yanımda alıyor. 
Sofi Milan, dostlarım arasında en yaşlı olanıdır, tek başına bir yaşam sürdürüyor, ne zaman beni görse deli olduğuma dair teşhisini yineliyor, ben ise kendisini, temiz yüreği ve sağlam inancından, sabrından dolayı veli olarak görüyorum.
Evet, bir çuval dolusu dostlarımdan sadece bir kaçından söz ettim size.
Farklı yaşam hikâyeleri olan, kendilerinden söz etmem gereken daha birçok dostum. Ama benim için ayrılan gazetedeki köşeyi doldurduğum için bu kadarından söz edebildim. 

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?