ŞİDDETE HAYIR!

12-08-2016

İnsanlığın ilk icatlarına baktığımızda geliştirdiği ilk aletlerden biri silahtır.

Bu yüzden savaşların tarihi insanlık tarihi ile eş değer bir geçmişi var.

Yani Habil ile Kabil’den bu yana kardeşin kardeşi öldürmesi ve savaşlar devam ediyor.

Ve yaşanan savaşlar insanlara ölümden, yıkımdan, yoksulluktan başka hiçbir şey kazandırmamış.

Yani şiddetle, silahla hiçbir sorun çözülememiş.

Ama buna rağmen hala savaşlarda, şiddette ısrar ediliyor.  

Otuz yıldır ülkemizde dağlarda sürdürülen savaş 7 Haziran seçimlerinden sonra şehirlere kaydırıldı.

Şehirler kan gölüne döndü.

Ankara, İstanbul ve daha birçok kentte bombalar patladı.

Genelde de siviller, kadınlar çocuklar öldü.

Yani masum ve savunmasız insanlar yaşamlarından oldu.

Cizre, Sur, Nusaybin, İdil, Silopi, Varto, Yüksekova ilçeleri ile Şırnak ili tarumar oldu, binlerce insan öldü.

Yüz binlercesi evsiz ve yurtsuz kaldı.

Bütün bu yaşanan acılar yetmemiş olacak ki dün de Şırnak’ta, Sur’da ve Kızıltepe de bombalı ve silahlı saldırılar oldu 

Savaş gittikçe kızışıyor.

Yanlış yol ve yöntemler devrede.

Sivilleri kalkan olarak kullanmak, kentlere cephane yığmak, yaşam alanlarına bomba yüklü araçlarla saldırmak her ne amaçla olursa olsun doğru değildir.

Savaşı sivil yaşam alanlarına taşımanın hiçbir haklı gerekçesi olamaz.

Yaşam hakkı hiçbir dönem ve koşulda bu denli değersizleşmemişti.

Yaşam birazcık değerli olsaydı son bir yılda yitirilen binler şimdi aramızda olurdu.

Savaş şehirlere kaydırılmasaydı yaşamı insan hakları ve barışı bu topraklara getirmekle geçen Tahir Elçi bu gün aramızda olurdu.

Böylesi önemli değerleri kaybetmezdik. 

Şimdi yaşıyor olacaktı ve olayı duyar duymaz hastaneye, yaralılara yardıma koşacaktı, gece boyunca hiç uyumayacaktı.

O uykusuz gözleri ile sabahın erken saatlerinde Sur’da, Kızıltepe’de ve Şırnak’ta yaşanan saldırıları yapanları en sert şekilde kınayacaktı.

Tahir Elçi’den sonra yaşanan her ölümde onun yokluğu ve acısı kendini daha çok hissettiriyor.

O değerli insan her sıkıntılı dönemde mutlaka insanların yaşam hakkını savunacak bir çıkış yapardı.

Zülüm, haksızlık ve şiddet nereden gelirse gelsin karşı çıkardı.

Ondan en bize geriye bu miras kaldı.

Bu zor günlerde onun yokluğu daha çok hissediliyor.

Yokluğunda daha çok hak ihlalleri yaşanmaya başladı.

Şiddetin sarmaladığı bu topraklarda Güneşin doğuşu her sabah güzel umutlar getirmiyor artık bize.   

Daha çok ölüm, yıkım, gözyaşı ve acılar getiriyor.

Acılardan, ölümlerden yorulduk tükendik artık.

Bırakın bu savaşı, silahları artık.

Zamansız ölümler yaşanmasın bir daha bu topraklarda.

Masum kadınlar, çocuklar, gençler hayatından olmasın.

30 Yıldan bu yana şehirleri tümden ateşe vermekten başka her yöntem denendi.

Demek ki şiddet çözüm ve zafer getirmiyormuş.

Bunu kabul etsin artık herkes.

Sözün Özü; hak aramanın tek yolu silahsız, çatışmasız, şiddetsiz, sivil ve demokratik yöntemden başka hiçbir yol doğru değildir.  

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?