SIĞINMACILARI İSTİSMAR EDEN ALÇAKTIR

08-09-2014

IŞİD vahşetinden ve katliamlarından kaçan Ezidi göçmenler ile birlikte Batman’a sığınan göçmen sayısı neredeyse 50 binlere dayandı.

Buna rağmen sığınmacılar için bir kamp bulunmayan Batman’da, Suriyeli, Afgan ve Ezidi’ler kentin varoşlarında, köhne evlerde, perişan bir halde yaşam sürdürüyorlar.

Hepsinin durumu birbirinden kötü durumda.

Batman’da binlerce duyarlı yurttaş bu mazlumlara yardım etmek için adeta seferber oldu.

Kimisi evini açtı, kimisi lokmasını paylaştı, insanca bir yaklaşım gösterdiler.

Halkın duyarlılığı olmasaydı kim bilir bu insanların durumu ne olurdu?

Devlet kurumları da duyarlı davranmaya çalışıyor ancak sığınmacı yurttaşları koruma ve yardım noktasında birbirinden habersiz ve kopuk çalışıyorlar.

Suriyeli ve Afgan mültecilerin Batman’a gelişinin üzerinden 2 yıl geçti. Ezidi’lerin gelişinin üzerinden ise bir ay geçti.

Eminin ki şu anda sığınmacılar doğru düzgün kayıt altına bile alınmış değildir.

Sığınmacılara yardım noktasında Valiliğe bağlı AFAD, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, Yabancılar Şubesi, Emniyet, Belediyenin Halkla İlişkiler, Kültür ve Sosyal İşler Birimleri ile Batman Gıda Bankası gibi kurumlar, birbirinden habersiz bir şekilde çalışıyor.

Hal böyle olunca da sığınmacıların ihtiyaçlarının karşılanması ve korunması ile ilgili ciddi anlamda sorunlar yaşanıyor.

Cumartesi günü bir Suriyeli sığınmacının başından geçenleri okuyunca sanırım ne büyük bir risk altında olduklarını anlarsınız.

Şam’da savaş esansında kocasını kaybettikten sonra 2 yaşındaki çocuğu ile Batman’a göç eden kadın, Şirinevler Mahallesinde köhne bir evde yaşamaya başlar. Bir süre yardımlar ve birkaç kuruş birikimi ile kira, elektrik ve diğer masraflarını karşılar.

Elde avuçta ne varsa tükenince, borçları da birikmiş. İlk önce ev sahibi kapıya dayanır “ya birikmiş kiralarını öde ya da evden çık” demiş. 

Sonrasında Dedaş ekipleri birikmiş elektrik borçlarından “bir hafta içerisinde ya elektrik borcunu ödersin ya da elektriğini keseriz” derler.

Erzak ve küçük piknik tüpü de bitince evde çay yapacak imkânları bile kalmaz.

Kadın, küçük çocuğunu bir komşuya bırakarak bir lokantada bulaşıkçı olarak çalışmaya karar verir.

Lokantadaki garsona kadar, kadına insan gibi davranmazlar, taciz ve şiddet uyguladıkları için o, işten ayrılır.

Sonra bir komşusu “bir işyeri sahibi, kadın işçi arıyor” der.

Adamı telefonla arayıp durumunu çaresizliğini anlatıp işe, aşa ihtiyacı olduğunu söyler.

Sözde işçi arayan işyeri sahibinin cevabı ahlaksızca olur “sen boş ver çalışmayı, gel benimle gönül eğlendir, bana kadınlık yap, ben senin her ihtiyacını karşılarım” demiş.

Savaştan kaçan ve çaresiz durumdaki bir kadına böylesi bir teklifte bulunmak ahlaksızlıktan ve vicdansızlıktan başka bir şey değildir.

Zor durumda kalan birine karşı fırsatçı, çıkarcı ve istismarcı yaklaşmaktan daha büyük bir ahlaksızlık var mıdır?

Tüm bunların yanı sıra IŞİD zulmünden kaçarak kentimize göç eden “Ezidi’lerin de Avrupa ülkelerine götürme” bahanesi ile dolandırıcıların kurbanı oldukları ile ilgili iddialar var.

Özetlersek zor kentimizde bulunan zor durumdaki sığınmacıların barınma, temel gıda ihtiyaçları, sağlık hizmeti, güvenlik sorunları için tüm kurumların organizeli bir şekilde çalışmaları gerekir.

Unutmayalım ki sığınmacılar aç ve açıkta kalırsa istismar den vicdansızlar da çıkabilir. 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?