TRAMP, GERCÜŞ AĞALARINDANMIŞ

09-04-2017

Dünya nüfusunun %5’lik kısmına ait bir nüfusuna sahip ABD, hiç kuşkusuz ki neredeyse dünyayı yöneten tek aktör durumundadır.

Amerika’yı dünyanın en güçlü ülkesi yapan sebepler ise güçlü ekonomi ve teknoloji…

Her alanda icatçı,  planlı ve programlı, hedef odaklı çalışmaları,

Devletin tam olarak kurumsallaşması ve derin siyasetleri sayesinde 7.5 milyarı bulan dünya nüfusunu yönetiyorlar.

Dünyanın her tarafına uzanıp yetebiliyorlar.

Kendisi ile uyum içerisinde olmayan ülkenin yönetimine müdahale edebiliyorlar.

Kendi çıkarlarına göre dünyayı dizayn ediyorlar.

SSCB, Romanya’nın bölünmesinden tutun, Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Mısırdaki iç savaşlara kadar hepsinde ABD nin fiilen etkisi ve rolü vardır.

Hatta 15 Temmuz'da ülkemizde yaşanan darbe girişiminin arkasında da hala ABD’nin olduğuna dair ciddi manada şüpheler var.

Anlayacağınız ABD, Büyük Ortadoğu (BOP) Projesi kapsamında Türkiye’yi de planladığı gibi şekillendirmek istiyor.

Türkiye buna karşı direnince de bu kez Türkiye ile uğraşıyor.

Anlayacağınız ABD kafasına koyduğu her şeyi yapıyor.

Bu dünyada bir güç, iyilik de kötülük de yapacaksa bu illa da ABD olacak diye bir kural var sanki.

Tıpkı Suriye rejiminin İdlib’te sivillere karşı kimyasal kullanmasından sonra en somut müdahalenin ABD’den gelmesi gibi.

Yazının buraya kadar olan kısmını ikinci keredir yeniden yazıyorum.

Çünkü iki kez uzun süreli elektrik kesintisi gerçekleşti.

Ve her iki seferinde emektar bilgisayarıma “yazdıklarımı kaydet” komutu vermediğimden için yazılar uçtu .

Belki de “kaydet” tuşuna basmıştım, ABD’den bir el, yazımı sildi.

Muhtemelen benim yazdığım yazı daha gazetede yayınlanmadan Amerika’da görüldü.

Tabi bunları espri olsun diye yazmıyorum gerçekten inandığım için yazıyorum.

Sabah sabah yaşadığım bütün bu aksilikler, “ABD aleyhine yazdığım yazıdan dolayı müdahalede bulunmuş olabilirler” şüphesini uyandırdı bende.

“Ya, bilgisayarıma bir sinyal gönderip bütün sistemi kitlesiydiler ne yapardım” diye düşününce de “saldırının sadece elektrik kesintisi ve yazımın silinmesine yönelik” olmasından dolayı şükrettim.

ABD’nin bu müdahalesi karşısında pes edecek halim yoktu elbette.

Bu yüzden ikinci kez bilgisayarımın başına geçip başladım yazımı yazmaya.

28 yıllık gazetecilik mesleğimde tek başına ABD’ye değindiğim bir yazı yazdığımı hatırlamıyorum.

İçinde ABD’nin geçtiği yazılar olmuş olabilir elbette.

Ama dediğim gibi sadece ABD’yi iyisi veya kötüsü ile tek başına değerlendiren bir yazı yazmadım.

Bu yazıda da konum, aslında ABD’nin dünya üzerindeki rolü ve etkisini, hükümdarlığını yazmak değildi.

Yeni ABD Başkanı Donald Trump ile ilgili ciddi bir iddiayı yazmak istedim.

Tıpkı önceki ABD Başkanı gibi OBAMA’nın aslen Amerikalı olmadığı gibi Trump’un da Amerikalı olmadığı iddiası vardı.

Hem bu iddiayı güçlendiren birçok da delil vardı.

İddiaya göre Trump Gercüşlüymüş.

Bir asır önce ailesi buradan Almanya’ya, Almanya’dan da ABD’ye göçmüş.

Tabi eldeki somut deliler ise Trump’ta çok sayıda ağalık vasfının olduğuna dair bulgulardır.

Kasım ayında ABD Başkanlığına seçilen Trump’un tavrı ve üslubu tam da ağavari .

Eeee dünyadaki tek ağalar diyarı da Gercüş olduğuna göre demek ki iddianın gerçek olma ihtimali çok yüksek.

Tek sorun ise Gercüşlü ağaların Turump’u hemşeri olarak kabul edip etmemesidir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?