TÜRKÇE KONUŞANA SALDIRI!

10-08-2016

Ulusal basında geniş yer bulan bir habere göre Kanada’da yaşayan bir Türk vatandaş, ana dilini konuştuğu için saldırıya uğramış.

Birinin, sırf anadili ile konuştuğu için saldırıya uğraması, dünyanın neresinde olursa olsun zülüm ve barbarlıktır.

İnsanlara dilinden, ırkından, inancından, renginden dolayı baskı uygulayan kim olursa olsun tutumu faşizancadır.

***

Kanada'nın Vancouver şehrinde meydana gelen haber neydi ona bir bakalım önce;

“Türkiye'de de şubeleri bulunan popüler kahve zincirinde vakit geçiren Türk kökenli Kanada vatandaşı Dino Demir, telefonla görüştüğü sırada Türkçe konuşması üzerine kafede oturan iki müşterinin dikkatini çekti. Ellerinde bira şişesi tutan müşteriler, Demir'e "Hem yabancı dil konuşuyorsun hem bu ülkeye geliyorsun, ülkene dön, defol!" dedi.

Demir yaptığı açıklamada “Firmada çalışan diğer iki yetkili de Türkçe konuştuğum için bana karşı öfkeli görünüyorlardı” dedi.

Kanada televizyonu CTV'ye konuşan Demir, Türkçe konuştuğu için hedef yapıldığını ama kendisinin vergisini ödeyen "gururlu" bir Kanada vatandaşı olduğunu ifade etti.

Demir, ayrıca çok kültürlü bir ülkede böyle bir nefret suçunun işlenmesinin acı olduğunu dile getirdi. Vancouver polisi eylemin nefret suçu olup olmadığını araştırıyor”

***

Haberin basında bu şekilde yer aldı.

Dino Demir’e Kanada gibi gelişmiş bir ülkede yapılanları onaylamak tasvip etmek mümkün değildir.

Bu ırkçılara bir an önce hak ettikleri cezanın verilmesi gerekir.

Bir dili inkâr etmek, bir ırkı yok saymaktır.

Dino Demir’in u insanlıktan nasiplenmeyenlerin saldırısı karşısında neler yaşadığını ve acısını, en fazla ana dillerini konuşurken yıllar yılı baskı, saldırılara uğrayan biz Kürtler biliriz.

İstanbul’da yurt öğrenci yurdu müdürüyken sırf Kürtçe Islık çaldığı için karakola çağrılan Musa Anter’in başına gelenler, Kürtçe dil üzerindeki baskıların en somut kaynağıdır. 

Kürtçenin yıllar yılı Anayasa maddeleri ile yasaklandığı bir ülkede yaşayanlar olarak dil üzerindeki baskı ve yasaklamalar üzerine kitaplar hatta ansiklopediler hazırlanabilir.

25 Ocak 1991: Kürtçe yasağı resmen kalkmasına rağmen, Kürtçe dil ile ilgili yasaklar ve baskılar hiçbir zaman bitmedi.

TRT kürdi yayın yapıyor ama diğer bir yandan da HDP’li Belediyelerin internet sitesinde Kürtçe dili kullanmaları da müfettiş raporları ile yasaklanıyor.

***

Yine basında yer alan haberlere göre daha geçen hafta Antalya L Tipi Cezaevinde kendi aralarında Kürtçe konuştukları için gardiyanlar tarafından mahkûmlar darp edildi, bu konu meclis gündemine de taşındı.

Sadece kamusal alanlarda, sokakta bile Kürtçe konuşanlara karşı büyük bir tahammülsüzlük var.

Bu yılın Mayıs ayında Siverek’te görevli üç öğretmen hakkında aralarında Kürtçe konuştuğu gerekçesiyle ihbar yapıldı.

Savcılık, öğretmenler hakkında delil olmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı vermesine rağmen öğretmenler görevden alındı.

Kürtçe dil ile ilgili sadece Devletin sınırlama ve uygulamaları yok, kamuoyunda da ciddi anlamda baskı ve saldırlar var.

Daha geçen sene İstanbul Kâğıthane’den Çağlayan’a gitmek için otobüs beklerken, telefonda annesi ile Kürtçe konuşan 21 yaşındaki Sedat Akbaş, 6 kişi tarafından bıçaklanarak öldürüldü.

Benzer saldırı ve linçler sık sık yaşanıyor Türkiye’de ne yazık ki. 

Sözün özü “Dünyanın neresinde olursa olsun insanların anadilinde özgürce kendisini ifade etmesini, konuşmasını, dili ile eğitim görmesini engellemek yanlıştır, hak gaspıdır”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?