Üç basın emekçisinin gazetecilik anıları…

Üç basın emekçisinin gazetecilik anıları…
12-01-2023

Üç basın emekçisinin gazetecilik anıları…

Bu sene Batman’da 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü biraz renkli ve hareketli geçti.

Kahvaltılar, ziyaretler, ardı ardına gelen demeçler…

Herkes, unuttuğu basın mensuplarını bir anda hatırlamış oldu.

Ben bu hatırlatmayı biraz da yaklaşan seçimlere bağlıyorum.

Bence 18 Haziran’da seçim ve beklentiler olmasaydı gazeteciler bu kadar değer bulmazdı.

Batman’da 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısı ile düzenlenen en anlamlı etkinlik, bana göre Batman Sonsöz TV’deki canlı yayın programıydı.

Hatice Türkan moderatorlüğündeki programda gazetecilerin anılarını ve yaşadıkları zorlukları dinledik.

Haberle yatıp haberle kalkan Batman Basının üç saha çalışanı ve emekçisinin katıldığı programı büyük bir keyifle izledim.

Bu emekçi dostlarımı yıllardır tanırım, çizgilerini hiç bozmadılar.

O ne güzel, içten programdı öyle…

Hepsine teker teker teşekkür ediyorum.

Programın tekrarını izlemenizi tavsiye ederim.

10 Ocak Günü Sonsöz TV ekranlarında yayınlan programda, çalışan gazeteciler gazetecilik anılarını anlattı.

Gazetecilerin yaşadığı zorluklardan oluşan konuşmalarının özetini sizlerle paylaşıyorum.

Sahada çalışan basın emekçileri, yurttaş gazetecilik yapıyorlar.

TRT muhabiri Hacı Şirin Yılmaz, Kanal 72 TV’de başladığı meslekte 27. yılını doldurmuş, gazetecilik mesleğinden emekli olmasına rağmen muhabirliğe devam ediyor.

Yayının başında “Şimdi haber duyumu alsam, canlı yayından kalkar habere giderim” diyor.

Mesleğine o kadar aşık biri.

Hacı’ya göre 81 il içerisinde Batman, haber yapma noktasında en kısır şehir.

“Kamere yokken konuşuyor herkes, kamera olunca sus pus oluyor. Bize vatandaşlar da yetkililer de haber noktasında yardımcı olmuyor. Gazetecilere bir yere kadar değer veriliyor, yani ihtiyaçları olduğunda… Gazeteci, eğer olumlu haber yazarsa seviliyor. Olumsuzlukları yazıp, eleştirdiğimizde kıyamet kopuyor.  Bu tür durumlarda her türlü baskıyı görüyoruz. Diyelim ki bir muhabir hata yaptı, kimse yasal yollarla hakkını aramıyor, herkes zorbalığa başvuruyor. Tabi bu mesleğin güzellikleri de var” diyor.

Hacı Şirin başka bir anısını anlatırken “Kanal 72 televizyonunda ilk işe başladım. Tek yerel TV’di. Bir haber yayınlamıştık. Yıllar sonra aynı mahallede aynı sorunla ilgili şikâyetler gelince, gidip yeniden çekim yapmak yerine, arşivden haberi çıkarıp akşam yayınladık.  Mikrofonlarımıza konuşanlardan biri meğerse ölmüş. Ailesi, babalarını televizyonda görünce şaşırmış. O gün babalarının yaşadığını sanmışlar. Ertesi gün sabah televizyona gelip babalarının nerede olduğunu sordular. Defalarca özür diledik”

Hacı Şirin, başka anısında “Eski sanayide büyük bir y yangın çıkmıştı. Yangın için çekime gittik. Sunucumuz Orhan da yanımdaydı, bir şey olursa korkma, ben buradayım diyordu.  Arkama dönüp baktım, Orhan ortalıkta yok, meğerse kaçmış. Bir gün de olaya gittim. En detaylı çekim yaptığım haberdi. 1 saate yakın çekim yaptım, televizyon bürosuna döndüm, baktım kaset yok, tüm emeğim boşa gitti”

****

Alican Atak, Batman’da serbest gazetecilik yapıyor, haberini birçok gazete kullanıyor. Doğruları yazdığı için bugüne gittiği birçok gazetede tutunamamış. 8 yıldır muhabirlik yapıyor.  Kendisi de engelli olduğu için daha çok dezavantajlı ve engelli bireylerin haberlerini yapıyor. Haberlerinde ve sosyal medyada engellilerin, yoksulların sorunlarını ve çözüm yollarını yazıyor.

“Gazetecilik çok zor diyor, haber yapmak zor, bilgi almak zor, vatandaş korkuyor, yetkili demeç vermiyor. Konuşan tek tük kişi de, söyledim ama adıma yazma. Konuşmaktan imtina ediyorlar. İsim olmayınca da haberlerde biz konuşuyormuşuz gibi bir algı oluşuyor.  Herkes görüntüde yer almaktan korkuyor. Topu gazeteciye atıyorlar. Bize gelin haber var diyorlar gidiyoruz muhatap bulamıyoruz konuşmak için. Mezarlıkta bazı mezarlık demirleri tahrip edilmişti haber yazıyoruz, her taraftan tepki alıyoruz. Kamuda kurum ve kuruluşlardan bilgi almak çok zor.  Bir de bazı meslektaşlarımız emeğe saygı göstermiyor. Gittiğin haber senin olmuyor, emek hırsızlığı yapılıyor. Paylaştığın haber senin haberin olmaktan çıkıyor, bu da beni üzüyor” diyordu.

****

Şehmus Ustabaşı, diğer namı Taziye Şehmus.

2001 yılında bu yana çeşitli gazete ve ajanslarda muhabirlik yapmış, Star, İhlas, Akşam Temsilciliklerinden sonra Batman Gazetesin de çalışmış acar bir gazeteci. Hastane haberleri ondan sorulur. Çevresindeki herkese “Walla, helal olsun sana” sözünü söyler, durur.

Şehmus’un gazeteciliği roman olacak maceralarla doludur.

Mesleğini severek yapıyor, az konuşan ama çok iş yapan bir yapısı var.

Anlattığı ilginç anılara kulak verelim;

“En basitinden pazara gidiyoruz haber yapmaya, tezgâh sahibi derdini anlatıyor. Haber yapmak istiyorum, fotoğraf çekecek oluyorum, tezgâhın altına saklanıyor. Sonra bir sorun sıkıntı olunca da nerede bu gazeteciler, diye feryat figan ediyorlar. Bizim en çok zorlandığımız konu, demeç almadır. Çünkü mikrofonu gören kaçıyor. Bir bıçaklı kavga olmuştu, haberde olayı seyreden birinin fotoğrafı çıktı diye kıyameti kopardı” diyor.

Başka bir anısını anlatan Ustabaşı “Bir gece bir semtte silahlı kavga oldu. Gece 3’te makinemi alıp evden çıktım. Yolda koşa koşa giderken, madde bağımlısı 3 genç, önüme çıktı, 10 TL istedi. Cebimi karıştırdım. 20 lira var. 10 TL bozuğunuz var mı dedim. Bıçakla korkuttular. 20 TL’yi verdi, sakın bir gazeteciden para aldığınız söylemeyin dedim”

Ustabaşı, başka bir anısında “FB-GS maçında olay olmuştu. Yaralıları hastanede bekliyorum. Yaralılardan biri kan içinde ambulansta indirilirken, ben fotoğraf çektim. Çekme diye bağırdı. Seni bulup öldüreceğim dedi. Sen iyileşene kadar kim öle kim kala dedim. Gel zaman geç zaman, sokakta karşılaştık. Bana dikkatlice baktı. Yanındaki kişiyle birlikte beni çağırdı. Sen değil miydin benim fotoğrafımı çeken gazeteci, diye sordu. Ben gazeteci değilim dedim. Üstüme geldiler. Cebimden TPAO görevli kartımı çıkarmak istedim. Basın Kartı çıkacak diye korktum. Neyse di doğru kartı çektim. TPAO kartımı gösterince gazeteci olmadığıma ikna oldular. Zor atlattım”

Ustabaşı “Sason’da bir kadın, düğünde maganda kurşunu ile ağır yaralanmıştı. Diyarbakır’a yoğun bakıma götürülüyordu. Sağlık görevlilerine sordum. Bismil Köprüsüne varmadan ölür dediler, Gazeteye geldim. Maganda kurşunu öldürdü diye başlık attım. Sabah bütün ulusal basında manşetlerde yer aldı. Maganda kurşunu öldürdü, ölmeyen kadını gazeteci öldürdü. Meğerse kadın ölmemiş”

Gazetecilerin birbirinden ilginç anıları sadece bununla da kalmadı. Canlı yayının tekrarını şu adresten izleyebilirsiniz:

 link’ini tıklayarak izleyin.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?