UZAYIP GİDEN KUYRUKLAR

04-06-2018

Bu şehrin kuyruklarında bekleyenleri görünce yüreğim burkulur.

Hele hele mağduriyetten, açlıktan, işsizlikten oluşan kuyruklar, canımı daha çok acıtıyor.

Ne yazık ki kuyruklar hiçbir zaman eksilmiyor hayatımızdan.

Sosyal ve ekonomik açıdan geri kalmış şehrimizdeki sorunlara, Suriye’nin savaş mağdurları da eklenince yoksulluk, işsizlik ve fukaralık, daha çok arttı haliyle.

Ramazan Ayında olduğumuz bu günlerde sadaka kuyruğu manzaraları, bu ara sıklıkla görülüyor.

Bir yardım söylentisine bile yüzlerce kişi bir anda toplanıyor.

Tabi sadece nakdi ve gıda yardımı için değil, iş umudu için de kuyruklar oluşuyor.

 İş-Kur kapsamında kurumlara 9 ay süreliğine geçici olarak alınacak 1600 kişi için, Binlerce insan oruçlu haline ve sıcağa aldırmadan saatlerce kuyrukta bekliyor.

Gün bitiminde kimisine sıra bile gelmiyor.

Diğer bir tarafta hayırseverlerin dağıttığı yardımlardan istifade etmek için kuyruklar oluşuyor.

En büyük dram da sadaka kuyruklarında yaşanıyor.

Üç beş kuruş veya kuru bir ekmek için insanlar adeta birbirini ezecek kadar mücadele ediyor.

Bu manzaraları her gördüğümde yüreğim paramparça oluyor.

Hele hele gencecik kadın ve kızlar, sıra beklerken ağlaşan çocuklarla karşılaşınca etkileniyorum ve moralim bozuluyor.

Bu sıcak yaz günlerinde oruçlu halleri ile bazen bir sadaka, bazen bir kuru ekmek için insanlar saatlerce kuyrukta bekliyor.

Bu kuyruklar aslında bize birçok şeyi anlatmaya yetiyor.

Şehrimizin, yoksulluk ve işsizlik gibi bir sorunu var.

Bu sorun da günlük sadaka ve yardımlarla çözülemez.

Acilen şehrimizde yoksulluğun ve işsizliğin ciddi bir araştırma ile haritalandırılması gerekiyor.

Tamam, Devlet kurumlarının işsizlik oranları ile ilgili araştırmaları her sene oluyor ve şehrimiz en çok işsize sahip iller arasında yer alıyor.

Yine yoksulluk ile ilgili kriterlerden biri olan Yeşil Kartlı sayısı,  İş-Kur’a yapılan iş başvuruları, Sosyal Yardımlaşma Vakfının nakdi, kömür ve sıcak yemek yardımlarına yapılan başvurulara bakıldığında durumun vahameti ortaya çıkmaktadır.

Bu, madalyonun bir yüzü…

Bir de madalyonun diğer yüzü var.

Tüketim çılgınlığı, lüks arabalar, evlerde ve işyerlerinde konforlu lüks lokantalar ve kefelerdeki doluluk oranı söz konusu.

Öylesine çılgınca bir lüks yaşam ve tüketim çılgınlığı yaşanıyor ki şehrimizde yemek ve içecek fiyatlarının çok pahalı olduğu mekânlarda da bazen kuyruklar oluşuyor.

Yine güzellik salonları ve eğlence yerlerinde de aynı durum söz konusu.

Yani anlayacağınız aynı şehirde hem sefalet hem de lüks bir yaşam ve çılgınca bir israf var.

Yoksulluk ve tüketim için oluşan kuyruklar uzayıp gittiği sürece bu şehirde kalkınmışlık ve huzurdan söz edilemez.

Malumunuz seçim sürecinden geçiyoruz, milletvekilleri adayları ise gelecek için tozpembe hayallerden söz ediyorlar.

Bu kuyrukların çözümü için, ekonomik ve sosyal adalet için, eşitlikçi gelir dağılımı için, Batman’ın kalkınmışlığı için bir projeleri var mı?

Varsa ve bize inandırıcı gelecekse, anlayacağımız bir dille bizimle paylaşabilir mi acaba?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?