YALNIZLIĞIMIN SEBEBİ

18-03-2018

Çok değil 20 sene öncesi annelerimiz tandırda ekmek pişirirken kilometrelerce ötede kokusu his edilirdi.

Bahçelerimizde yetirdiğimiz bir domatesin kokusu iştah açardı.

Şimdilerde ise hiçbir şeyin ne kokusu ne de tadı kalmış.

Özünü yitirmiş her şey adeta.

Bu değişim insanın mayasına da etki ediyor sanki.

Toplumun yapısı karakteri de değişmiş.

Çıkarcı, menfaatçi günü birlik düşünen bir anlayış hakim olmuş.

Toplumdaki çoğunluğunu sarmalamış bu kötü ruh halinden kendimi elimden geldiğince korumaya çalışıyorum.

Tüm haksızlıklara, korkulara, rağmen hala kendimi koruduğuma da inanıyorum.

Bunun yol açtığı sonuçlardan dolayı da çoğu kez büyük bir yalnızlık da yaşıyorum.

Yalnızlığım sadece kendi köşeme çekilme kararımdan dolayı değildir elbette, çıkar sağlamayışımdan dolayı bireylerin benden uzaklaşmasından da kaynaklanıyor.

Toplumsal algıya göre günümüzde birey olarak ortaklaşma, arkadaşlık kurma, iş yapma vasıflarını taşımıyorum bir nevi.

Rant-çıkar ilişkilerine bulaşmadığım için yeteneksiz ve beceriksiz olarak nitelendirilenlerdenim yani.

Hayatın içerisinde rüzgârın gücüne göre dümeni çevirmediğimden,

Kamu mallarından nemalanmayıp başkasına da bundan fayda sağlamadığımdan,

Çıkar ve koltuk için yalakalık yapmadığımdan, insanların “işini bilmiyor” dediği sınıfa girenlerdenim.

İşini bilmek: haksız çıkar elde etmek, açgözlülük ve döneklik ise vallahi de billahi de doğru söylüyorlar, işimi bilmiyorum.

Meseleye bu pencereden bakıldığında yaşamım boyunca ne kendime ne de çevreme bu kapsamda bir kazanç sağlamamışımdır.

Hak edilmeyen bir fayda sağlama noktasında da ne kendime ne de çevreme hiçbir faydam olmamış ve olmayacaktır da.

Varsın bu yönde beklentisi olanlar beni yerden yere vurup eleştirsin, uzaklaşsınlar, bu halimle de çok huzurlu ve mutluyum.

Biliyorum bu anlayışla mahallenin muhtar adayı bile olsam seçilemem.

Sahip olduğum anlayış, günümüz anlayışın tam zıttı özellikleri taşıyor. 

Çünkü haksızlıklar karşısında susmadım, boyun eğmedim,

Gelene ağam, gidene paşam demedim.

Bedeli, karşılığı ne olursa olsun demem de.

Yaşamım boyunca insanların davranış ve söylemlerine karşı kör, sağır ve dilsiz davranmadım.

Vicdanım nasıl davranmam gerektiğini söylediyse öyle davrandım.

Beni tanıyanlar, bilenler iyi bilir.

Eminim bilmeyenlerin çoğu da bu köşede yazdığım yazılardaki duruşumdan beni tanıma fırsatı bulmuşlardır.

Aşırı menfaatçi kesimlere söylemlerim ve duruşumla rahatsızlık verdiğimi biliyorum.

Onlara göre çok aykırı biriyimdir.

Hayata günübirlik ve çıkar amaçlı baktıklarından dolayı bu devirde dürüst, ahlaklı ve ilkeli olmak risklidir, bir fayda sağlamıyor çünkü.

“Kişi işini iyi bilecek, kendisine de çevresine de faydası olacak” diyorlar.

Onlara göre maddi ve manevi her türlü kazancı elde etmek için her yol meşrudur.

Bu benim inancım, ahlaki değerlerim ve ilkelerime göre terstir.

Asla böylesi bir yaşamı tercih etmedim ve etmem de.

Bunları kendimi övmek, yüceltmek için söylemiyorum.

Öyle övünülecek, gururlanacak bir kahraman falan da değilim ben.

Yaşanan toplumsal değişimin yanlışlıklarına, ilkesizliklerine karşı direnen, sadece insan olma özelliklerinin bir kısmını hala yitirmeyen, bu yüzden toplumun ötekileştirip yalnızlaştırdığı biriyim.

Toplum tarafından tam olarak anlaşılmayışımı ve yalnızlığımı da buna bağlıyorum.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?