YAŞAR KEMAL ORMANI’NIN AKIBETİ ESENTEPE GİBİ OLMASIN

05-08-2019

Sadece yakınımda değil, dünyanın neresinde bir ağaç kesilirse kesilsin sanki ciğerimden bir parça kesilmiş gibi acıyı içimde his ediyorum.
Bu yüzden ağaçlık bir alanın kişisel veya kamusal çıkarlar uğruna zarar görmesine asla rıza gösteremem.
Bu konudaki hassasiyetimi 30 yıllık çatışmalı süreçte ormanlık alanların yakılmasına, Sason ve Kozluk’ta ağaç kıyımı yapan odun tüccarlarına, Karadeniz’de ormanlık alanlara zarar verecek baraj ve yollara, ODTÜ’de yeşil alanın betonlaşmasına karşı yaptığım açıklamalardan da bilebilirsiniz.
Hatta ağaç sevgim, Almanya’nın Stuttgart Kenti’nde tren garı yapılmak istenen alandaki ağaçlar için gidip nöbet tutmaya kadar varıyor.
Su tutulmaya başlanan Ilısu Barajına karşı çıkışım, tarihi ve kültürel mirasın korunması kadar, su altında kalacak yüz binlerce ağaç içindir de…
Her ne sebebe dayanırsa dayansın ve hangi şartlarda olursa olsun, ağaçlık alanlara zarar verilmesine karşıyım.
Yaşar Kemal Kent Ormanında imar yollarından biri açılırken yeşil alana zarar verildiğini öğrenir öğrenmez, herkesten önce olay yerine gittim.
6 yıl önce başlatılan ve ağaçlara takılan imar yoluna Belediye Ekipleri yol açıyordu. 
Yolun geçtiği güzergâhtaki ağaçlar da kesilmişti. 
O an her ağaç kesildiğini duyup ve gördüğümde yaşadığım dıyguları yine yaşadım. Dün yaşar Kemal de ciğerimin bir parçası daha gitti. 
Belediye Yetkililerini arayıp tepkimi ortaya koydum. 
Halk yol istiyor, taziye yeri istiyor diye yeşil alanlara zarar verilmesini doğru bulmuyorum.
Bu yaklaşımı hiçbir zaman kabul etmedim de.
Belediyede yıllardır gelen her yeni yönetimi abluka altına alıp çıkarları için yanlışa yönlendiren teknokrat zihniyetli kişiler, çevre konusundaki iyi niyetine inandığım mevcut Belediye Eş Başkanlarını da Yaşar Kemal Kent Ormanı’ndaki yanlışlarına ortak ettiler, yazık çok yazık.
Biliyorum bu yazımı okuduktan hemen sonra Belediyede yıllardır yalakalıkla kendini yaşatanlar, hoşlarına gitmeyen her yazımda olduğu gibi yine beni orya buraya ispiyonlayıp, yaftalayacaklar.
Kayyum döneminde onlar korkudan ortalıkta görünmeyip gizlenirken veyada ayakta bekleyerek her verilen talimata “emredersin” derken, ben yine o dönemde çevreci kimliğimle onurlu bir duruş sergiledim. 
O dönemde Yaşar Kemal Ormanı’nda ağaç kesimi gündeme geldiğinde yaptığım basın açıklaması, en somut örnektir. 

16 Eylül 2017 tarihinde Batman Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı olarak yaptığım açıklamada, yeşil alanlarımızdan biri olan Yaşar Kemal Kent Ormanında yol açılması için semt sakinleri ve muhtarlar tarafından imza kampanyası başlatılmasına karşı çıktım.
O günkü açıklamamda “Sebebi ne olursa olsun, kentin akciğeri konumundaki bir alanında ağaçlardan birine bile zarar verilmemelidir. Batman Belediyesi, 200–300 değil 100 bin imza dahi toplansa, ağaçlık alandan yolun geçirilmesine onay vermemelidir. İşlevsiz durumda olan DDY raylarının 3–5 sene içerisinde şehir dışına çıkarılması gündemdeyken ve yol için birçok alternatif varken, sırf mesafeyi kısaltmak adına ağaçları kesenlerde ağaç sevgisi olduğuna inanmıyoruz. Bu yeşil alanımızın doğal şekli ile korunması için mücadele edeceğiz. Bir yol için yüzlerce ağacın feda edilmesine asla göz yummayacağız” demiştim.

Kayyumun belediyeyi yönettiği olağanüstü hal şartlarında bile ağaçlık alanla ilgili hassasiyetimi bu şekilde dile getirmiştim.
Açıklamam birçok gazetede haber olarak da yayınlanmıştı.
O gün ne düşünüyor ve yeşil alanların korunması için nasıl çabalıyor ve çalışıyorsam, bu gün de aynı hassasiyetle mücadele ediyorum. 
Yaşar Kemal Kent Ormanı içinde imar yolları açılması yerine, bir an önce yeni bir peyzaj çalışması ile burası cazibe merkezine dönüştürülmelidir.
Kentin akciğeri konumundaki en eski ormanlık alan olan Esentepe’ye cami yapılacak diye yüzlerce ağacı katletmeleri ne kadar doğru değilse, Yaşar Kemal’de yol açma gerekçesi ile ağaçların kesilmesi de doğru değildir. 
Bir de insanların siyasi konumuna göre ağaç kıyımına karşı pozisyon alması da samimiyetsizlik ve korkaklıktır. 
Bulunduğum konum gereği, sonucu ne olursa olsun, çevreye verilecek zararı örtbas edecek veya sessiz kalacak değilim. 
Ağacın her zaman ve her dönemde benim nazarımdaki değeri aynıdır. 
Esentepe’de geçmişte yapılanlar ne kadar doğru değilse, Yaşar Kemal Ormanındaki uygulama da doğru değildir.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?