Mikropları öldürmek, ortamı hijyen hale getirmenin önemli yöntem ve metotlardan biri, onlarla baş etmenin belki de en önemli mücadelelerden biri güçlü Türkiye’yi daha da güçlendirmektir peki nasıl?
Hangi yöntem ve metotlarla 17–24 Fetö’yle yatıp kalkacağımıza en önemli, en zeki ve en azimli bir tarzla hukuk çerçevesi dışına çıkmaksızın siyasi, askeri, eğitim, ekonomideki kalıntılarını bulup sistem dışı hale getirmek için bu Fetö mikroplarını tesirsiz hale getirmek için değişik alanlarda bilgili cesur becerikli ve yetkilerle donatılmış komisyonlar kurmak onların asıl görevi aktif bir tarzla bu mikropları arayıp bulmak, teşhis koymak, hukuken belgeleyip adalete teslim etmek yerinde olur diye düşünüyorum.
Bunları yaparken dış güçlere malzeme olmayacak tarzda yapmak sağlıklı olur çünkü onlar Fetö’nün avukatlığına soyunuyorlar, onu koruyup, kolluyorlar.
Toz kondurmuyorlar unutulmamalı ki 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin baş mimarı ve iblisi onların şeytan tapınağı olan Vatikanın bir üyesidir, figüranıdır, jokeridir. Bizler için hain, terörist, iblis olan bu mikrop ve mikropların odak noktası F. Gülen onlar için bir kahraman ve sadık elemanlarıdır.
İşte bu yüzden AB ülkelerinden ve parlamentolarından, siyasilerden, basınından tutun akademisyenlerine her branştaki ilgililerinden adalet, barış, hakkın ve haklı olan Türkiye’nin, T.B.M.M’nin Başkomutan R.T.E’nin yanında olmalarını beklemek saflık olmaz mı? Bu dansözlerden kıvırma, çalkalama da mahir olan maskelilerden nasıl olur da Fetö’nün karşısında olmalarını bekleyebiliriz?
ABD’nin emekli büyük elçisi gözümüzün içine baka baka ‘’Erdoğan Washington’da sevilmiyor.
Çelişkilerimizi yüzümüze vuruyor, AB Ülkeleri de onu istemiyorlar, sevmiyorlar.’’ Anlamında açıklamalarda bulundu.
Ne yazıktır ki çok büyük bir protestoyu hak eden hatta yüzüne tükürülmesi gereken bu emekli büyükelçiye iktidarıyla, muhalefetiyle, STK kuruluşlarıyla bizler vatandaş olarak gerekli ve hak ettiği tepkiyi verdik mi? Verdiğimizi mi zannettik? Böyle mi olmalıydı?
Seçilmiş Cumhurbaşkanına dil uzatan bu şerefsizin dilini mecazen söylüyorum kesmek gerekmez miydi? Kim ne yaptı? Nasıl bir tepkide bulundu?
Verilen tepkiler, yazılanlar, çizilenler yeterli oldu mu? Neyse özetle bizler Devlet olarak resmi, sivil fark etmez asli görevimiz olan Ülkemize odaklanmalıyız elbette ki bu tehlikeli örgütle ilgili her türlü mücadele yapılmalı.
Reklamına kaçmaksızın olduğundan fazla onu büyütmenin ona hizmet olduğuna inanıyorum.
Devlet asli görevine, fabrika ayarlarına dönüp yönetimini, Demokrasiyi kalkınma hamlelerini, ekonomi politikalarını, eğitimi anlayacağınız her türlü görevini siyasetini daha hızlı daha becerikli bir tarzla yoluna devam etmeli zaman kaybına uğramamalıyız.
Dönem her olayı, olguyu, algıyı rasyonal olarak tespit edip uygulama önemlidir. Yağcılığa, yalakalığa, reklama ayıracak zaman yok olmamalı da anayol varken yan yollara girmenin viraj almanın zamanı değil diye düşünüyorum.
Bir şiirimle bitiriyorum. Mezarından çıkıp geldin O beyaz kefeninle Bir gelini andırıyordun Hayata ve hayattakilere Sitemdi erken ölümün Boynuma sarılıp Götürmek istediğin mezarına Şimdi ben abone oldum Sana gelmek Senin olmak için Can vermek istiyorum Ey canan bekle az kaldı Yakında buluşacağız seninle Ölümü de öldürerek Bir daha da ayrılmamak üzere. 21/08/2016 - İstanbul M.EkmenKalın sağlık ve sevgiyle siz saygın Batmanlılar ve değerli SONSÖZ okurlarımız.