SENİ ÖLDÜRÜRÜM!

ŞEHMUS TEMİZ
ŞEHMUS TEMİZ
SENİ ÖLDÜRÜRÜM!
21-09-2014

Son zamanlarda toplumumuzda çok kolay zikredilen, “seni öldürürüm” ya da “kendimi öldürürüm” sözleri çok tehlikeli boyutlara ulaştı!

Ağızlarda ve kulaklarda yer edinip, normalleşen bu söylemler, zorluk çekmeden eyleme geçirilebiliyor.

İnsanlar bir aşamadan sonra bu yapılanın sıradan bir işlem olduğunu düşünüyorlar!

Neymiş efendim, seni öldürürüm, kimi?

Anne baba, kardeş, dost, arkadaş, yoldaş, yolcu, yabancı veya herhangi biri. En küçük bir tartışmada aynı söz!

Bir yerden sonra bilinçaltına yerleşen bu söz, aklın devre dışı kalıp, duyguların balataları yaktığı anda bedeni harekete geçirir…

Sonra da facia!

Üç lira için, kedi için, koyun için, ot için, yol, için, kol için, bir yan bakış için, hiç tanımadığı birini ya da en yakın arkadaşı, akrabası, dostu, eşi, kardeşini katledebiliyor insan!

Ey vatandaş, öldürmek normal bir eylem değildir!

Bir insanı dünyadaki bütün haklarından mahrum etmenin yanında, birçok insanı, sahipsiz, anasız, babasız, evlatsız, korumasız, sahipsiz bırakmaktır.

Küçük bir dünyadaki bütün sistemi kökünden yok etmektir! Zaten yüce dinimiz de öyle demektedir. Haksız yere bir insanı öldürmek bütün insanları öldürmek gibidir! Yani dünyayı yok etmek gibidir.

Düşünebiliyor musunuz, bir insan ne zahmetlerle dünyaya getiriliyor, büyütülüp okutuluyor, umutlar bağlanıyor, seviliyor, saygı duyuluyor, evleniyor çocuk sahibi oluyor, eşi ve çocuklarının tek dayanağı, geleceğinin teminatı oluyor, meslek sahibi olup insanların işini görüyor, ama biri gelip yol vermedi, tavuğuna “kış” dediği için ya da üç kuruş para için, onu bu dünyadan silip toprak altına gömülmesinin yolunu açıyor…

Sonrası karanlık, ölen toprak altına, öldüren soğuk duvarlar arasına…

Öldürülen kişinin yakınlarının yanında, kendi yakınlarına da büyük kötülük yapılmıştır.

Artık onun çocukları katil çocuğu, eşi katil eşi, anne babası katil ebeveynleri, kardeşleri katil kardeşleri olmuş, toplumdaki dışlanmışlık ve ezilmişliğin yanında öldürülme korkusuyla yaşamaya da mahkûm edilmişlerdir.

Buna kimsenin hakkı yoktur!

Öldürmek sadece bir kişiyi öldürmek değil, bir aileyi, bir sülaleyi, bir şehri öldürmektir. Bu sadece öldürülen için değil, aynı zamanda öldüren için de aynıdır!

Şehrimizde son yaşanan olayda olduğu gibi eğer öldüren taraftaysanız, polislerin içinde, sedyenin üzerinde ve hastanenin içinde bile olsanız güvende değilsinizdir. Çünkü bu ülkede kimse ceza yasalarına güvenmemekte, herkes kendi yasalarını uygulamak için fırsat kollamaktadır.

Öldürmenin normalleşmesiyle bu iş, daha tehlikeli bir boyuta kavuşmaktadır.

Hepimiz oturup 2 dakika bir düşünelim. Öldürür veya öldürülürsek, ne olur? Eşimiz çocuğumuz, anamız babamız, işimiz gücümüz, ahretimiz…

İyi düşünüp, öfkemize, duygularımıza, kin ve nefretimize, eylem ve söylemlerimize hakim olalım! Bir anlık gaflet, kıyamete kadar sürecek bir sefalete neden olabilir!

Onun için önce dilimize sahip olalım, iki yaşınd ki çocuğun diline kadar yapışmış olan bu sözü hafızamızdan komple silelim.

Unutmayın, her eylem bir söylemle başlar!

Söylemlere dikkat edelim…

İnsanların, ölümün ehemmiyetini kavrayıp ona hareket ettiği bir toplum dileğiyle, sağlıklı ve mutlu kalın…    

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?