BAHAR VE HAYATLAR

02-10-2016

Sonbaharın rengi de değişmiş gibi bu mevsim.

Her yaprak, bir an önce ağaçlardan düşmek için bahane arıyor,

Sararmadan düşüyorlar, dallarından birer birer.  

Vakitsiz ve zamansızca savruluyorlar toprağa.         

Bir an önce bitmesini istiyorlar bu yalancı mevsimin artık.

İlkbaharımız gibi sonbaharımız da farkına varmadan anlamsız geçti.

Hem zaten daha ilkbahar gelmeden uyarmıştım buradan sizi.  

“Boşuna baharı beklemeyin” diye…

Demem o ki baharın ne ilki, ne de sonuncusu bahar tadında geçmeyecekti bu sene.

Nitekim öyle de oldu.

Bahar tadında geçmedi her iki mevsim.

Tıpkı ilkbaharda olduğu gibi son baharın coşkusu da rengi de yok olmuş adeta.

Sonbaharın rengi sarı değil, sadece siyah ve hüzünlü.

Hayaller, umutlar teker teker yok olunca soğuklar da eken geldi.

Bu soğuk günlerde büyük yalnızlık çekiyoruz.    

Keder ve acılarımızla baş başa kaldık

Sadece lanet olası acıları ve kederi çoktur bu mevsimin.

Kış mevsimini beklemeden erken üşümemiz de bundandır.

Hem yalnızlaşıp, ayrıştıkça insan daha çok üşüyormuş.

Her sonbaharda usul usul esen rüzgârlar bu sene fırtınaya dönmüş adeta.

Sonbahar hızla geçiyor ama bu zor dönemde zaman çok ağır ilerliyor.

Geçmiyor bu uğursuz günler, bitmek bilmiyor.

Geceler daha uzun ve karanlık,

Gökyüzündeki bütün ışıklar yok olmuş adeta.

Bu karanlık atmosfer içerisinde bunalıyoruz.

Umut veren hiçbir belirti yok adeta.

Mevsimler birbirine karışınca karamsarlık ve umutsuzluk hakim olmuş her tarafa. 

Her gün yeni hayatlar kararıyor etrafımızda.

Oysa hayatı karartan da hayatı kararan da biziz.

Karardıkça hayatlar korku ve sessizlik daha da artıyor.

Uyarıyor etrafımızdakileri sürekli;

“Aman ha, kendinize dikkat edin”

“Sadece ve sadece kendinizi koruyun kollayın” demektir bu.

Kısacası” başkasının acısı, derdi mağduriyeti sizi ilgilendirmez,

Başkasının ateşinde yanmayın,

Bırakın, kim yanıyorsa yansın, sizi ilgilendirmez,

Demek ki hak etmiş,

Demek ki müstahaktır ki bunlar başına geliyor” diyorlar.

Yani kısacası “bombalı tuzaklar ve patlayıcı dolusu araçların aramızdan aldığı hayatlar,

Anlamsız ve kirli bir savaşın içine sürüklenip yaşamından olan gençler,

Yasaklar, tutuklamalar, hak gaspları, yanlış karar ve uygulamalarla birbiri ardında yaşanan mağduriyetlerden söz etmeyin” diyorlar.

Olup bitenleri sadece seyretmemizi tembihliyorlar sıkıca.

Bilmiyorlar ki bu suskunluk ve bu seyretmenin sonunda herkese bir gün sıranın geleceğini.

Böylesi bir ortamda birçok değer gibi Sonbahar da ruhundan yoksun heba olup gitti.

Leylek ve kırlangıçlar da erken göçtüler bu sene.

Erkenden göçen kuşlar, İlkbaharda bir daha gelirler mi, o da tıpkı geleceğimiz gibi belirsiz.

Sonbahar kaydı gitti bir anda ama keşke hayatlar kaymasa, bu kadar çok acılar mağduriyetler yaşanmasa, heba olmasa ilk ve sonbaharlarımız.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?