BARIŞ SÜRECİNİN KAZANDIRDIKLARI

15-06-2014

Kürt sorunun demokratik yöntemlerle çözülmesi için 1990’lı yıllarda ilk Tansu Çiller tarafından başlatılan ve sonucunda daha anti demokratik uygulamalara dönüşen onlarca "çözüm" paketi açıldı.

AK Parti hükümeti döneminde de farklı dönemlerde farklı isim ve yöntemlerle bir çok kez "çözüm" girişimlerinde bulunuldu, ancak içerisinde samimiyet olmadığı için hiç birisi başarıya ulaşmadı.

AK Parti hükümeti tarafından başlatılan ve sürmekte olan en son ve  adına ne derseniz deyin amacı silahları susturmak olan çabalar için  tam olarak henüz başarı ve başarısızlıktan söz etmek mümkün değildir.

Ancak başta Türk ve Kürtlerin yoksul aileleri için barış sürecinin çok önemli kazanımları oldu.

Öncelikle çatışmalar sonucunda yaşamını yitiren çoğu yoksul ailelerin çocukları olan Güvenlik güçleri ve PKK militanlarının sürecin başlangıcından buyana cenazelerinin gelmemesini en büyük kazanım olarak gördüğümüzden dolayı bu tespitte rahatlıkla bulunabiliyoruz.

Diğer yandan demokratik bir anayasa  için  harcanan çaba ve emek ile tam olarak bir sonuç elde edilememişse de önemli aşamalar sağlandı diyebiliriz .

Ayrıca; Kalıcı barış için ilk kez bu denli ciddi uzun süreli Devlet-BDP-Öcalan ve dolaylı olarak PKK arasında müzakereler kamusal alanda kısacası masada resmen yapılmaya başlandı.

Taraflar "ne pahasına olursa olsun bedeli ne olursa olsun ” diyerek başladıkları barış süreci Türk ve Kürtlerden farklı görüşteki insanlar tarafından ilk kez bu denli  kabul ve destek gördü.

Başta basın ve medya’nın yazar ve çizerlerinde barış dili egemen olmaya başladı.

Akil insanlar grubu toplumun tüm kesimleri ile görüşerek barış sürecini toplumsal mutabakatla çözülmesinin yol ve yöntemlerinin belirlenmesinde katkı sağladı.

Silahla mücadelenin çözüm olamayacağı anayasa ve insan hak ve hürriyetleri çerçevesinde Kürtlere ve diğer etnik kimliklere, inançlara bir statü tanınması için başta eğitim alanında olmak üzere önemli adımlar atıldı.

Kürt siyasi hareketi ve silahlı güçleri müzakerenin yeni bir mücadele tarzı olduğundan hareketle eylem ve mücadelelerini barışçıl şekilde yapmaya başladılar.

Silahların susması ile fikirler daha açık bir biçimde konuşulmaya başlandı ve Kürtlerin başta statü ve yönetim biçim ile ilgili Özerklik konuları özgürce dillendirilip talep edilmeye başlandı.

İmralı cezaevinde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan’nın cezaevindeki koşullarında iyileştirme ve BDP’li milletvekilleri ile görüşmesine olanak sağlandı.

BDP’nin bölgede aldığı oyların silahlı gücün baskılar neticesinde elde ettiği bir başarı  olmadığı gerçeğini herkes görebildi.

Şehirlerin savaştan kaynaklı sorunların (madde bağımlılığı, işsizilik vb.) devlet ve Kürt seçilmiş siyasetçilerinin elbirliği yapmaları ile ancak çözülebileceğine herkes inandı.

Tabi ki, tüm bu olumlu gelişmelerin yanında başta 2500 Kürt siyasetçi cezaevine konuldu  (her ne kadar önemli kısmı bırakıldıysa da) gösteri ve yürüyüşlerde yapılan müdahalelerde 10’larca kişi yaşamını yitirmeleri sürece gölge düşürdü ve büyük zararlar verdi.

Ancak yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen hiç bir vicdan sahibi bir daha bu topraklarda kardeş kanının akmasını istememektedir.

Barış yolunda tüm tarafların çözüm için daha çok cesaret ve kararlı bir irade göstermeleri gerekmektedir.

Barış sürecinin kazanımları sadece bir kesimin değil tarafların iyi niyetli yaklaşımlarının bir sonucu olarak görülmelidir.

Bu sebeple "süreci" değerlendirirken daha çok  bardağın dolu tarafından bakalım dedik.

Barışla ve  umutla  kalın sağlıcakla; 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?