DOKUNUN, KUCAKLAŞIN!

28-07-2016

Son birkaç kuşağın ortak görgüsüdür “insanlar gittikçe birbirinden uzaklaşıyor” deniliyor.

Özelikle yeni nesil için çok doğru bir tespit.

İnsanların birbiri ile diyalog, samimiyet, dostluk ve ahbaplık ilişkileri günden güne azalıyor.

Geçmişte insanları birbiri ile yakınlaştıran bir sürü etken ve sebepler vardı.

En önemli sebeplerden biri, dayanışma ve yaşam biçimiydi.  

Kültürel anlayış, gelen-görenek ve inançtı.

İmkânlar ve imkânsızlıklardı.

Yeteri kadar uğraş ve alet edevatın olamayışıydı.

Varlık ve yokluktu.

Vefa ve hatırdı.

Ancak bütün bu saydığımız değerler teker teker yok oluyor.

Yerini her anlamda teknolojik aygıtlar ve menfaatçilik almış.

Herkesin elinde bir cep telefonu veya tablet, onu arkadaş edinmiş.

Bankadan bankaya koşuyor insanlar.

Dolar ve altın piyasasını merak ediyor.

İlişkileri maneviyattan ziyade maddiyat belirliyor.

Günden güne dostluk, arkadaşlık, akrabalık da yok oluyor. 

Her şey menfaatle başlayıp menfaatle bitiyor yani.

Menfaate dayalı ilişkiler ise güçlü ve kadim değildir.

Kısa süreli hatta çoğu, günü birliktir.

Bu gidişle dakikalık hatta saniyelik olacaktır.

“Samimi ve can ciğer kardeşlik duygusu beslediğiniz kaç samimi ve değerli arkadaşınız var?” denilirse cevabınız ne olur hiç merak ettiniz mi?

Büyük çoğunluğun cevabı kesinlikle “yok” olacaktır.

Yani birçok kişinin parası, mevkisi ve dünyevi her şeyi olabilir ancak “can ciğer bir dostu yok” ne yazık ki.

Yalnız tek başına...

Arkadaş dost fukarası çoğunluk.

Oysa hayatta her şey maddiyat ve çıkar olmamalıdır.

Eskiden dostluk hikâyeleri ve kahramanlıkları anlatılırdı.

Herkes mal ve servetten ziyade, elde ettiği dostlukları ile övünürdü.

Birbirlerine misafir olur, aynı sofrada otururdu.

Aynı tasta su içer, aşını paylaşırdı.

Yedikleri, içtikleri ayrı gitmezdi.

İçtenlikli ve samimiyetle bir birlerine bağlıydılar.

El ele, omuz omuza yürürlerdi.

Birbirleriyle karşılaştıklarında tokalaşır, kucaklaşır ve öpüşürlerdi.

Büyük bir samimiyet ve özlemle birbirlerine sarılırlardı.

Ancak şimdi ise durum, tam tersine dönmüş vaziyette.

İnsanlar birbirleriyle tokalaşmaya bile itina ediyorlar.

Kucaklaşıp, yanak yanağa öpüşmüyorlar.

Çünkü içten gelen bir samimiyet ve duygu yok.

“Merhaba” deyip geçiyorlar.

Tokalaşma ve öpüşme, toplumda yasaklanacak ve ayıplanacak bir durum oluşmuş neredeyse.

Bazı doktorlar ise tam da bu süreçte bulaşıcı hastalıklara karşı zaman zaman uyarıyorlar;

“Tokalaşmayın, öpüşmeyin” diye…

Bu da işin tuzu biberi oluyor.

Bu yaklaşım insanların birbirinden daha da uzaklaşmasına, samimiyetin daha da azalmasına neden oluyor.

Günümüzde insanların birbirine dokunması ve el teması neredeyse yok olacak.

Bu nedenle insanlar birbirinden uzaklaşıyor.

Aradaki mesafe açıldıkça dostluk ve dayanışma da yok oluyor.

Doktorların bulaşıcı hastalıklar ile ilgili “birbirinizle temas etmeyin” uyarısına aldırış etmemek lazım.

Eğer amaç insanları hastalıklardan korumaksa daha öncelikli ve hayati meseleler var.

Kirlenen çevremiz ve kaynaklarımız, GDO ve hormonlu gıdaların tüketilmesi gibi önemli hususlara doktorların dikkat çekmesi gerekiyor.

Tokalaşma ve öpüşme günümüzde karşı karşıya olduğumuz diğer tehlikelerin yanında güdük kalır.

O yüzden hiç tereddüt etmeden dostluğun ve samimiyetin bir belirtisi olarak tokalaşın her fırsatta.

Kucaklama ve öpüşmekten asla vazgeçmeyin.

Bu, insanı birbirinden uzaklaştırır.

İnsanın birbiriyle bağlarını koparır.

İnsanları birbirine karşı soğutur.

İlk fırsatta hala bir dostunuz, arkadaşınız yoksa en az bir kalıcı arkadaşlık edinin varsa da ilk gördüğünüzde onunla tokalaşın, onu kucaklayın ve yanaklarından öpün, hatta omzuna bir yumruk atın.

Sonra da eski günlerde olduğu gibi elinizi omzuna atın, memleket dostluk görsün bu sayede.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?