DUYARLILIĞIMIZ TÜKENDİ Mİ?

28-03-2016

1990’lı yıllarda köylerinden edilenlerin dramı ile tanıştık kent olarak ilk.

Sonrasında 2012 yılında Van depreminde evleri yıkılanlar geldi.

2013 yılından itibaren Suriye’deki iç savaştan kaçanlar,

2015 yılında Kobanê ve Şengal’den IŞİD vahşeti nedeniyle kaçanlar sığındı Batman’a.

Şimdi de önce Silvan,

Ardından Cizre, Nusaybin, İdil ve şimdi de Şırnak ve Yüksekova’dan göç edenler akın akın geliyor şehrimize.

Tüm göçlerde olduğu gibi bu göçler sırasında da ilgili kamu kurumları krizi yönetme açısından yetersiz kaldı.

Öz yönetim ilanı, hendek, barikat ve sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar nedeniyle kentimize kaç kişinin geldiği ve hem sayısal hem de temel ihtiyaçları hakkında somut bir veri yok.

Bu insanlar ne yer nasıl yaşar?

Barınma, gıda ve diğer temel insani ihtiyaçları öncelikli olarak nedir bilinmez?

Bilinen tek şey, ilgili kurumların ara sıra yardımlarla ilgili basına verdikleri açıklamalardır.

“Şu kadar kişiye yardım dağıttık” diye övünüyorlar.

 Yani yaptıkları devede kulaktır sadece.

Çünkü sosyal devletin görevi her mağdurun ihtiyacını karşılamaktır.

Hepimiz de biliyoruz bu güne kadar yerinden edinme sonucu Batman’a gelenlerin ihtiyaçlarını karşılama noktasında hem Sosyal Yardımlaşma Vakfı hem de Belediye yetersiz kaldı.

Tabi mağdur durumdaki göçzedeler ve mültecilerin ihtiyaçlarını karşılamak öncelikle devletin ilgili kurularının görevidir.

Bu kurumların yetersiz kalması durumunda ise Belediyenin devreye girmesi gerekir.

Yani göç zedelerin mağduriyeti de en az, milyon TL’ler harcanan yol, asfaltlama ve diğer altyapı çalışmaları kadar zaruri ve farzdır.

“Bu iş merkezi hükümeti bağlar” deyip Belediyenin de işin içinden sıyrılmak gibi bir lüksü olamaz.

Tıpkı Şengal’den kaçanlar ortada kaldığında nasıl yardım elini uzattıysa, aynı şekilde diğer mülteciler ve iç göçle kentimize gelenler için de imkânlarını seferber etmesi gerekir. 

İç veya dış göçle mülteci durumuna düşenlere karşı vatandaşın yaklaşımı da farklı değil.

Tamam, duyarlı ve bu konuda son derece yardımsever bir kesim var.

Bunlarını hakkını teslim etmek gerekir.

Ancak ne acıdır ki büyük bir çoğunluk, yaşanan insani dramı görmezden geliyor.

Hatta son göçler esnasında fırsatçılık yapanlar da oldu.

Örneğin kiralarda büyük artış olduğu gözlendi.

Bütün bu yaşananlardan sonra insanın aklına “acaba insani duyarlılığımızı yitirdik mi?” sorusu geliyor.

Eğer öyle değilse, son göçle ilimize gelenlere kaçımız evimizi açtık, yardımcı olduk acaba?

Çünkü bu insanların yerinde bu gün biz de olabilirdik.

Devlet kurumlarının mağdur durumdaki insanların ihtiyaçlarının karşılanması noktasında yetersiz kaldığı açıktır.

Madem bu durumu biliyoruz, o zaman her bireyin imkânları üzerinden ya direk veya kurumlar üzerinden bu zor durumdaki insanlara yardım elini uzatması gerekir.

Uzatmayanın insanlığından şüphe edilir.

Son göç dalgası ile Batman’a gelen nüfus sayısı net olmasa da 10 bin kişi civarında.

Hepsi de bir iki ay önceye kadar hali vakti yerinde insanlardı.

Şimdi de avuç açmıyorlar, dilencilik yapmıyorlar.

Yani sokağa muhtaçlıklarını pek yansıtmıyorlar.

Ancak gerçekten de zor durumda yardıma muhtaç birçok aile var.

Bu ailelere Valilik Sosyal Yardımlaşma ve Belediye bahçesindeki Batı Rojava Derneği üzerinden ulaşabilirsiniz.

Hatta adreslerini bu iki kurumdan öğrenip muhtaç olan bir aileyi kardeş aile olarak ilan edip ihtiyaçlarını karşılayabilirsiniz.

Haydi, Batman sen bu değilsin.

Kardeşlerini zor durumdayken görmezden gelemezsin.

Aşını paylaşmalısın…

Sana yakışan budur.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?