İÇERİDEN İZLENİMLER

26-05-2020

İlk kez bir bayramı ev hapsinde geçirdik.
Dört gün boyunca sadece aile bireyleri ile geçirdiğimiz hapis hayatı esnasında yarım saatliğine zorunlu olarak firar ettim.
Binada diyaliz hastası bir komşumuzun karnı, nefes alamayacak kadar su toplamıştı.
Acil olarak diyaliz makinesine bağlanması için hastaneye kaldırılması gerekirdi.
Ambulans için saatlerce 112’yi aramamız sonuç vermeyince, sokağa izinsiz çıkma cezasını göze alarak onu hastaneye götürme görevini üstlendim.
Allah’tan yolda bizi durduran polisler anlayış gösterdiler de ceza yazmadılar.
Onun dışında gece ve gündüzlerim, ev hapsinde geçti hep.
Zordu, alışık değildik ve zaman geçmek bilmiyordu.
Sevmedim bu durumu, özgürlüğün değerini daha çok anladım, en çok da sebepsiz yere cezaevlerinde kalanların neler yaşadıkları aklıma geldi ve üzüldüm.
Evlere kapandığım zaman diliminde, gelecek ve geçmiş ile ilgili sakin kafa ile bir değerlendirme yapma durumum oldu. 
İnsanlık ailesinin geleceğini ele aldığımda çok da iyi bir tabloyla karşılaşmadım.
Doğanın dengesinin bozulması ile yaşadığımız bu sıkıntılı dönem,
İklim değişikliği, kuraklık, 
Hükümdarlık, emperyalist işgal savaşları, 
Politik baskılar, 
Artan yokluk, yoksulluk, 
Sınır tanımayan hukuksuzluklar, baskılar ve insan hakları ihlalleri, 
Yalan, dolan, çeşit çeşit istismarlar, 
Politik tehditler ve ötekileştirme,
Maneviyatsızlık,
Aşırı bencillik ve çıkarcılık,
Bütün bunları düşünürken hem geçmiş hem gelecek konusunda derinlemesine hayallere daldım.
Geçmişi arar oldum her açıdan bir anda.
Geçmişe gitmem, umutsuzluğa kapıldığım anlamına gelmedi.
Geçmişi hatırlamak bir bakıma yaptığımız hatalarla yüzleşmek ve gelecek için doğru adımlar atmak adına elbette önemlidir.
Gelecekte güzel günleri hatırlamak ise insana yaşama dair güçlü umutlar verebiliyor.
Bu yüzden içimizi çok kara tutmamamız ve karamsarlığa kapılmamamız gerekir.
Büyük bir dirençle doğayı sahiplenerek bu sıkıntılı dönemi atlatabiliriz.
Özgürlüğümüz ve sağlığımız için yarına daha çok sevgi ile bakmamız gerekir.
Doğanın talanına dur demeli, kan ve gözyaşından başka hiçbir şey getirmeyen ve dünyanın neresinde olursa olsun her türlü savaşa karşı çıkılmalıdır.
Evet, bu satırları yazdığımda ev hapsi devam ediyordu.
İçeriden dışarıya evimizin penceresinden bakarken gördüklerim, düşündüklerim ve hissettiklerim kısaca böyleydi.
Benim gibi 4 gün özgürlüklerinden mahrum kalan sizlerle duygularımı paylaşayım dedim.
Umarım beni anlarsınız!

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?