KADINA YÖNELİK ŞİDDET, HASTALIKTIR

27-11-2019

 “Kızını dövmeyen dizini döver” benzeri atasözünden kadının statüsü ve hakları, net anlaşılmaktadır. 
Daha kadınlar çocuk ve gençken aile içinde terbiye, ahlak adı altında baskı ve şiddete maruz kalmaya başlıyorlar. 
Şehrimizin de bu alanda sicili hiç temiz değil.
Halen kadınların özgürlükleri kısıtlanıyor,
Karar verme süreçleri dışında tutuluyor,
İradeleri ellerinden alınıyor.
Her ne kadar hiçbir dinde, hiçbir yasada kadına karşı şiddet meşru gibi görünmüyorsa da ne yazık ki pervasızca bir şiddet söz konusu.
Oysa İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde, her insanın eşit olduğuna ilişkin bir madde, her şeyi özetliyor.
 "Hiç kimseye işkence ya da zalimane, insanlık dışı ya da onur kırıcı davranış ya da ceza uygulanamaz."
Bu hak kadın da olsa erkek de olsa herkes için geçerlidir.
Gerçekte ise hiç öyle değil.
Yaşamın her alanında
Doğumdan ölümüne kadar birçok kadın, normal yaşamında, İşte, aile içerisinde egemen erkek milleti ve aile içerisinde her türlü ayrımcılık ve şiddete maruz kalıyorlar.
Dünyanın dört bir yanında ve özelikle de şehrimizde her gün kadın arkadaşları, akrabaları tarafından cinsel taciz ve tecavüze uğruyorlar.
Aslında şiddetin başlangıç yeri daha aile içinde başlıyor.
Aile içi şiddette daha çok kadınlar, çocuklar ve dezavantajlı erkek çocuklar maruz kalıyor.
Ancak en çok da kadınlar ve kız çocukları şiddet görüyor.
Kadına yönelik şiddet toplumsal yapı, inanç, töre, gelenek –görenek ve daha çok ekonomik sistemden besleniyor.
Kuşkusuz en büyük nedense hayatın her alanında erkeklerle kadınlarla eşit olduğunu reddeden ayrımcılıktır.
Şiddet her şeyden önce ayırımcılıktan kaynaklanıyor.
Kadına yönelik şiddettin en büyük nedenlerinden biri de cezasızlıktır.
Kadınlarda, aile bireyleri de kurumlarda şiddeti hep örtbas etmeye çalışıyorlar.
Oysa tam tersini yapıp kadına yönelik şiddet için özel bir alan yapıp şiddete başvuranları ifşa edip cezalandırmasını sağlamak gerekir.
Fakir- yoksul, eğitimli-eğitimsiz, İnançlı-inançsız sınır tanımadan her kesimde var olan bir realitedir.
Tarihsel geçmişte hiçbir zaman bitmek tükenmek bilmeyen bir olgudur kadına yönelik şiddet.
Kadınlar, eşitlikten, mirastan,  insan haklarından, hukuktan ve her türlü vatandaşlık haklarından mahrum bırakılıyor.
İş hayatında kadının yer almaması, ekonomik ve sosyal güvenceden onu mahrum bırakıyor.
Güvencesiz, güçsüz, savunmasız bırakılan kadınlar şiddet sarmalı içerisinde bir yaşam sürdürüyorlar.
Bir “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü”nü daha hasta ruhluların kadınlara baskı uyguladığı, ötekileştirdiği, bir cinsel obje olarak görünmesinin gölgesinde kutlandı.
Kadına yönelik şiddetin son bulması için çeşitli etkinlikler düzenlendi.
Kadına yönelik şiddet hastalığının son bulması temennisinde bulunuldu.
Kadına yönelik şiddetin etkisi tüm aile ve toplumu etkilemektedir.
Hasta ruhlular yüzünden baskılara dayanmayan bir çok kadın ya psikolojisi bozuluyor veya intihar ediyor.
Yakın zamanda bir psikologa sordum “en çok size gelen hastaların cinsiyeti ve sebebi nedir? “ diye.
En çok kendisine başvuranların kadın sebebi ise erkeklerin baskı ve şiddetinden kaynaklandığını söyledi.
Aslında şiddetin sebebi ve faalini de hepimiz biliyoruz ama göremezden geliniyor.
Birçok kadının hayatını karartan şiddet hastalığının toplumda son bulması gerekmektedir

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?