KRİTİK EŞİK VE ÖZ YÖNETİM

17-08-2015

Kardeşin kardeşe vurdurulması ile ardı ardına gençlerin cenazeleri geliyor.

Çatışmalarda öldürülen militanların fotoğrafları çarşaf çarşaf medyaya servis ediliyor.

PKK’li bir kadın militan, çırılçıplak bir şekilde fotoğrafları yayılarak teşhir edildi.

(Ki en şiddetli ve acımasız savaş şartlarında bile böyle bir teşhir yapılmadı)

10’larca inşaat işçisinin elini arkadan kelepçeleyip  “ne yaptı lan size bu devlet?” sorularının yer aldığı görüntüler de dünya âleme yayıldı.

Batıda Kürtlere ait işyerlerine yönelik gerçekleşen saldırılar,

Yoksul Kürt mevsimlik işçilerini linç etme girişimleri,

Bomba yüklü araçlarla düzenlenen intihar saldırıları,

Rasgele yol kesip araçların yakılması,

Trafik polisleri ve evinde yatan polisler öldürülüyor.

Bütün bu örnekler 90’lı yılların savaş konseptinin geri geldiğini gösteriyor.

Yanlış üzerine yanlış yapılıyor.

Ülkemiz, adeta Suriye’deki iç savaşa benzer bir savaşın koşullarına elbirliği ile itiliyor.

Bu durum hepimiz için düpedüz felaket olur.

Bu felaketin koşullarını hazırlayanlar kim olursa olsun bir yerde kendi sonlarını da hazırlıyorlar.

Anlayacağınız çok kritik bir eşikten geçiyoruz.

Bu kritik eşik hepimiz için felakete dönüşmeden tekrar çatışmazlık sürecinin başlaması için herkesin sesini yükseltmesi gerekir.

Bu yüksek gerilimli süreçten geçerken Demokratik Bölgeler Partisinin, Batman’ın Bağlar Semti de olmak üzere Öz Yönetim ilan etmesi de ayrı bir konu.

Kürt siyasi hareketi daha önce özerklik ilanı yapmıştı, ancak Öz Yönetim daha ileri bir şey galiba.

14 Temmuz 2011 tarihinde Demokratik Toplum Kongresi adına açıklama yapan Aysel Tuğluk, özerkliği “uluslararası insan hakları belgelerinin tanımladığı haklar ışığında ortak vatan anlayışı temelinde toprak bütünlüğüne ve demokratik ulus perspektifi temelinde Türkiye halklarının ulusal bütünlüğüne bağlı kalarak, Kürt halkı olarak Demokratik Özerkliğimizi ilan ediyoruz” şeklinde tanımlamıştı.

Ama bu yönetim biçimi daha ılımlı bir yöntem olmasına rağmen toplum ve kurumlarda yeteri kadar tartışıp olgunlaştırılmadığı için tutmamıştı.

Aslında Aysel Tuğluk’un ifade ettiği biçimi ile özerklik, tartışılmayacak bir mesel değildir ve halkın çoğunluğu “evet “ dedikten sonra kademeli olarak bu yönetişim modeline geçilebilinir de.

Bölgesel yönetimlere ilişkin farklı yönetim biçiminin konuşulması ve tartışılması elbette doğaldır.

Ancak Öz Yönetim ilanı ile Kürt siyasi hareketi, bir bakıma başta güvenlik olmak üzere tüm yönleri ile bölgesel hâkimiyet ve yönetimi eline almak istiyor.

Almak istiyor istemesine de bu iş öyle birkaç hendek kurarak, bir basın açıklaması yapacak kadar kolay ve basit görünmüyor.

Halkın genelinin bu konudaki düşüncesi ve kararı önemlidir.

Varto ve Silvan’da Öz Yönetim ilanından sonra insanların büyük bir kısmının ilçeleri terk ettikleri söyleniyor.

Öz savunma ilanı yapılan bölgelerde iki tarafın da elleri tetikte… Güvenlik güçlerinin duruma müdahalesi durumunda karşılıklı bir çatışma durumunda siviller çoğunlukta olmak üzere çok sayıda ölümler yaşanabilir.

Çok ama çok kritik bir süreç ve durumdan geçiyoruz, bu sorunu çatışarak çözmek yerine silahsız çözüm yolları denenmeli.

Aksi takdirde telafisi mümkün olmayan sonuçlara neden olabilir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?