NALİNA HESKİF'E - HASANKEYF’İN İNLEYİŞİ

24-02-2020


Görüyorum ki orada burada sözde Hasankeyf için yas tutanlar çoğalmış.
Bir soru sorarak yazıma başlamak istiyorum; 
Biz yıllarca Dicle özgür aksın, Hasankeyf kurtulsun” dediğimizde neredeydiniz?
Yeni mi aklınıza geldi Hasankeyf’in boğulması?
Ilısu Barajı inşa edilirse böyle bir tablonun, bir trajedinin oluşacağını biliyordum.
Bu acıyı yaşamayalım diye çok mücadele ettik birkaç gönüldaşımla.
Çalmadık kapı bırakmadık, denemedik yol kalmadı.
Ama barajda ısrar edenleri bir türlü durdurmaya gücümüz yetmedi.
Sadece barajı yapanlara değil, baraj rantçıları ve barajı niçin savunduklarını bilmeyenlerle de baş edemedik.
Boş beleş ve bir inat uğruna birileri barajı savunuyordu, o benim çok canımı yakıyordu.
Şimdilerde Ilısu Barajında her gün su yükseliyor diye insanlar akın akın seyre gidiyorlar.
Oturup bir antik kent nasıl boğuluyormuş onu izliyorlar.
Hasankeyf’i yaşatabilmek için umudumu yitirmeye boşaldığımdan bu yana gönlüm elvermedi Hasankeyf’i görmeye.
3 yıldır bakamadım o eşsiz ve muhteşem olan insanlığın ortak mirasına.
Nasıl bakabilirim, hangi yürek ve yüzle?
Ben bunca kurtaralım diye verdiğim mücadeleye rağmen bakamazken geçmişte kılını kıpırdamayan on binler gidiyormuş Hasankeyf’in son halini görmeye.
Marifetmiş gibi adım adım suya gömülüşünü resimliyorlarmış.
Sonra da sosyal medya hesaplarından üzüntülerini belirtiyorlarmış.
Ben şahidim, bunların çoğunun üzüntüsü timsah gözyaşlarına benzer.
Bunlar Hasankeyf sular altında kalmasın diye Allah rızası için en ufak bir gayret göstermediler.
Ya susarak ya da alenen Ilısu Barajının yapımına destek sundular.
Şimdi çıkmış ah vah diyorlar.
Gerçi halen ne denli değerli bir kültürel mirası yitirdiğimizin farkında olmadan ah vah demeyenler de var.
Sadece gösteriş ve merak için Hasankeyf’i görmeye gidiyor çoğu.
Canlı yayın yapıyorlarmış?
Ama hiç biri halen Nalina Heskif’e /Hasankeyf’in iniltisini duymuyor.
Sular altında kalanın bir şehir değil, insanlığın ortak mirası olduğunu bilmiyorlar.
İşte bu çok ağırıma gidiyor.
Dedim ya üç senedir hiç gitmedim Hasankeyf’i, görmedim de.
En son geçtiğimiz hafta Şırnak’a gittiğimde Hasankeyf’ten geçen yolu kullanmak zorunda kaldık, geliş ve gidişte.
Hasankeyf sınırları içerisine her iki geçiş esnasında gözlerimi kapattım.
Bakamadım antik kentin boğuluşuna, beton yığınları ile örtülüşüne.
Değerlerini sahiplenen biri olarak Kendim Hasankeyf’i kurtarmak için elimden ne geldiyse yaptım.
Hasankeyf’i kurtaramadık. Yeteri kadar insanlar sahiplenmedi diye üzgünüm, küskünüm ve kırgınım.
Ancak şundan da eminim ki antik kenti sahiplenmek ve değerini anlatmaya çalışmada elimden ne geldiyse yaptım.
Bu işe o kadar çok zaman ayırdım ki gün geldi ailem bile isyan edip “Keşke Hasankeyf kadar bize zaman ayırsan” diyecek duruma geldi.

Baraj savunucularının hedefi olduk.
Hem başkası için bunu bir yerlere gelmek ve dikkat çekmek için de Allah şahittir Hasankeyf üzerinden prim yapmaya da çalışmadık.

Buna rağmen ben karşısında duramıyorken Hasankeyf’e sahiplenme noktasında en ufak bir katkı sunanlar nasıl bakabiliyorlar?
Hangi yüz hangi cesaretle?

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?