NE BU ÖFKE, BU ŞİDDET!

20-11-2017

Pazar günü sadece Batman’da ayrı noktada silahların da kullanıldığı kavgalarda 20 kişi yaralandı.
Dört bir yandan yükselen silah sesleri ile ambulans sesleri birbirine karıştı.  
Olaylara müdahale etmek üzere karakollardan çıkan polis araçlarının peşine basın mensupları takıldı.
Kavga edenleri ayırmak, şiddet uygulayanların gözaltı süreleri saatlerce sürdü.
Muhabirler ve polis gün boyu olaydan olaya koşuştular.
Herkesin tatil ve dinlenme günlerini zehir ettiler bir avuç öfkeli insan.
O kadar çok çatışmaya, şiddete varan kavgalar oluyor ki yaralananlar hatta ölümle sonuçlanan bir sür olay yaşanıyor.
Hiçbir kavganın tarafı sonuçta karlı çıkmaz.
Ölende, yaralayanda, öldürende yaralayan da işin sonunda mağdur taraf oluyor.
Bu bilinmesine rağmen insanlar kendi aralarındaki sorunları şiddet yolu ile çözmeye çalışıyorlar.
Hiçbir sorun yok iken bile basit bir mesele üzerinde yapılan tartışma ile bile insanlar işi şiddet kullanmaya kadar götürebiliyor.
Oysa şiddete başvurmak en büyük acizliktir.
Medeni insan öfkesine sahip çıkan insandır.
Medeni insan ne olursa olsun şiddete başvurmayan insandır.
Ama gel görkü toplumda şiddet kültürü o kadar egemen ki sanki tek çözüm yolu şiddetmiş gibi aile içindeki meselelerde bile anında şiddete başvuruluyor.
Öfke ve şiddetin bu kadar yoğunlukta olduğu toplumumuzun bu temel sorunu aslında sosyolojik açıdan ciddi bir biçimde araştırılması gereken bir mevzudur.
Eminim ki bu sorun etraflıca bir şekilde araştırıldığında öfke ve şiddetin sebep ve sonuç ilişkisi net bir biçimde ortaya çıkacaktır.
Her ne kadar şiddet meselesi asırlardır bu coğrafyada süre gelen yanlış bir sosyal yara ise de gelişen dünyada artık şiddet ayıplanan bir olgudur.
Bu ara sık sık bu tür toplumsal meselelere değinip, gündeme getiriyorum.
Birde sorunların tespit ve çözümünü kendi bakış açımla yazıyorum. 
Tabi ben toplum mühendisi değilim.
Öyle bir iddiam da yok.
Ancak toplumsal kaygılarımdan dolayı kendimce önermelerde bulunuyorum.
Çok önerilerimin dikkate alındığından da emin değilim.
Ama her şeye rağmen ben yurttaşlık görevimi yerine getirmek için çabalıyorum.
Bu yazımı yazmadaki amaçta yine sorumluluk bilincimden kaynaklıdır.
Toplumdaki öfke ve şiddet ile ilgili önerme ve tespitlerime gelince.
Öncelikle şunu belirteyim şiddet her şeyden önce bir toplumsal kültürdür.
Bu zararlı kültürden kurtulmak gerekir.
Bunun içinde öncelikle toplumun bütün alanlarında şiddetin önleminin alınması gerekir.
Tabi şiddet sadece fiziki saldırı olarak görmemek gerekir.
Meseleye çok geniş bir yelpazeden bakmak gerekir.
Şiddetin önlenmesinde eğitimin yeri ve önemi büyüktür.
Aileden başlayarak yaşamın her alanında şiddetin zararlı ve yanlış bir uygulama olduğu bundan vaz geçilmesi gerektiği daha küçük yaştan itibaren hafızalara yerleştirmek gerekir.
Şiddetin önlenmesi için en önemli yöntemlerden birisi de cezayı yaptırımlardır.
Ne yazık ki şiddet genelde cezasız kalmaktadır.
Yani yapanın yanına hep kar kaldığı içinde şiddet toplumumuzda eksilmiyor hatta gittikçe artıyor.
Birde şiddetlik bir yiğitlik ölçütü olarak görülüyor.
Tam tersi aslında aciz ve korkak insanlar şiddete başvuruyor.
Son olarak Batmanlı hemşerilerime sesleniyorum bu öfke ve şiddet sarmalından çıkıp kardeşlik, ahbaplık, hemşeriliğin gereği neyse o şekilde yaşayalım.

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?