Posta ve telgraf nezâret-i âlîlerine…

Posta ve telgraf nezâret-i âlîlerine…
29-06-2023

Bayram yazıları, Batman’da güzel bir uygulama olmak üzere tüm basın tarafından “Bayram Gazetesi”nin bir ritüeli haline geldi yıllar içinde.

2023 Kurban Bayramı da buna eklemleniyor.

Geleneğin devamı…

Güzel bir gelenek elbette…

 

**

Tabi ki herkese iyi bayramlar öncelikle…

Bu defaki bayram yazımda, geçmişin izini süreceğim Batman’la ilgili.

Kaç zamandır yazmayı planlıyordum, bayrama nasipmiş meğer…

 

**

Batman Üniversitesi bünyesinde düzenlediğimiz ve Sayın Valimiz ve Rektörümüzün açılışını yaptıkları “Geçmiş Gelecek Bugün Batman Sergisi”nin hazırlık aşamasında dahi dikkatimi çokça çeken bir yazı vardı.

Bu yazı Başbakanlık Osmanlı Arşivi Dahiliye Nezareti Mektubî Kalemi vesikalarına dayanıyordu.

1900 yılında dönemin Posta ve Telgraf Nezaretine yazılmış.

Yazının konusu ise Batman’a telgraf merkezi inşası için yardım toplanması.

Kâtibin amirinden talimat alarak yazdığı hususlar, Diyarbakır ve Bitlis illeri arasında bulunan geniş topraklarda bir iletişim merkezinin bulunmamasına ilişkin.

El-Medine adı geliyor karşımıza yazı vesilesiyle…

Yazı, bugünkü jargonla “kadim toprakların modern kenti” olan Batman’ın bölgede petrolün bulunmasından sonra kuruluşunun ve metropol kent sınırlarına erişmesinin esasında tarihsel bir zorunluluktan ileri geldiğini ispat ediyor.

Batman’ın kurulması esasında Osmanlı dönemi boyunca bekleyen ve sonrasında Birinci Dünya Savaşı gibi nedenlerle uzun yıllar akim kalmış önemli bir bölgesel proje olarak masada duruyordu…

Özellikle Batman Ovas'na bağlı bulunan Perpıra ve Batman adlı iki önemli köprü,  bu tarihsel önemin bir buluşma noktası olduğunu göstererek  anıtsal yapılarla temayüz ettiğini ortaya koyuyor.  

Elbette bu bölgeye yeni ve büyük bir yerleşim yeri gerekliydi.

Batman Nehri’nin tarihsel önemi bir de elbette…

**

Yeni yazıya aktardığım Osmanlıca belgede, bütün bunları görmek mümkün.

Yazıda özetle, Diyarbakır vilâyetine bağlı Beşiri kazasının ahalisinin Ekraddan meydana gelen  farklı aşiretlerden oluştuğu ve Beşiri’nin önemli bir yerde bulunması hasebiyle bundan evvel kaza haline getirilmesinden dolayı merkezinde henüz bir telgrafhane yapılmadığı, telgrafla iletilmesi gereken konuların Silvan kazasındaki telgrafhane ile tebliğ edildiği ancak bu durumun haberleşme yönünden hızlı haberleşme noktasında bekleneni karşılamadığı anlatılıyor. Kaza merkezi olan El-Medine karyesi, Diyarbakır’a on altı Silvan’a da altı saat mesafede olmasından kaynaklı ahaliden toplanan yedi bin yüz seksen beş kuruş yardımın mal sandığında tutulduğu ve bu yolla söz konusu telgraf merkezi için gerekli eşya ve edevatın gönderilmesi için Diyarbakır vilayetinden 30 Nisan sene 1318 tarihinde Posta ve Telgraf Nezaretine gönderildiği yazılı.

O zamanki Posta ve Telgraf Bakanlığına yazılan bu yazının bugünkü yaşayanların atası olan o zamanki yöre halkının yardımlaşma ruhunu ortaya koyması açısından ne kadar da anlamlı…

O zamanki Batmanlı “Hamiyyetmendânlar”ın gayretiyle tam tamına 7185 kuruşluk yardım toplanıyor.

Bu miktarı şimdi bugünkü değerlerle açıklayalım.

1 Osmanlı Lirası 100 Kuruş idi.

Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen önce 1 Osmanlı Lirası 6.615 gram altına denk gelmekteydi.

Çağrı üzerine demek ki halktan 71 Liradan fazla yardım toplanmış…

71 lira çarpı 6.615 gram altın bugün ne kadar eder?

Yaklaşık 500 gram altın…

Şimdi bu miktarı siz hesaplayın bugünkü karşılığıyla…

**

 

Peki abu yardımdan maksat ne?

Bölgede telgraf merkezinin kurularak daha hızlı ve etkin bir iletişim sağlamak…

Yeni bir yerleşim yeri kurulmasının önünü açmak...

Yazı bu haliyle sanki gelecekten yazılmış.

Sözü çok uzatmadan hemen yazının birebir çevirisini aktararak kendi yazıma da son vereyim:

 

Merkez vilâyete merbût Beşiri kazâsı ahalisinin kabâil-i muhtelife-i aşâir ve ekrâddan mürekkeb olması ve mevki‘an hâiz-i ehemmiyet bulunması cihetiyle mukaddemâ kazâ hâline ifrâğ edilmiş olduğu hâlde şimdiye kadar merkezinde telgrafhâne yapılmadığından ve telgrafla yazılmasına lüzûm görülen mevâdd bi’z-zarûre civârda kâin Silvan kazâsı merkezindeki telgrafhâne vâsıtasıyla teblîğ kılınmakda ise de bu sûret telgrafla muhâbereden maksad-ı aslî olan sür‘at-i mu‘âmeleyi te’mîn edememekde olduğundan ve kazâ-i mezkûrun merkezi olan El-Medine karyesi Diyarbekir’e on altı ve Silvan’a altı saat mesâfede olmasına mebnî hattın Silvan’dan doğruca merkez-i mezkûra temdîdi için iktizâ eden direklerin esmânıyla mesârif-i rekziyesine karşılık olmak üzre hamiyyetmendân-ı ahaliden cem‘ olunan yedi bin yüz seksen beş guruş mâl sandığında mevkûf bulunduğundan bahisle merkez-i mezkûrun küşâdı ve îcâb eden eşyâ ve edevâtın irsâli lüzûmuna dâir Diyarbekir vilâyeti makâmından tevârüd eden 30 Nisan sene 318 tarih ve kırk bir numerolu tahrîrât leffen savb-ı utûfîlerine irsâl kılındı muktezâsının îfâ ve inbâsına himem-i aliyyeleri masrûf buyrulmak bâbında…”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?