ŞİDDET KÜLTÜRÜ İLE ETKİN BİR MÜCADELE GEREKİR.

12-08-2014

Emin olun bu sokaklar zamanında yeteri kadar kan ve ölüm gördü, yeter artık diyoruz.

1980’li ve 1990’lı yılları hatırlayanlar, Batman sokaklarının faili meçhul cinayetler nedeniyle kana bulandığını bilirler.

Hala o yılların etkisinden kurtulamadı bu kent.

O acıyı ve yarayı, hala yüreğinde hissetmektedir Batman.

O dönem yaşanan cinayetler, birçok ocağın sönmesine neden oldu.

Kimisi mezara kimisi ceza evine girdi.

Arkada yüzlerce dul kadın, binlerce baba hasreti çeken yetim çocuk kaldı.

Şiddet yönteminin, geride büyük mağduriyet ve acılar bırakmaktan başka hiçbir katkısı olmadı.

Bu günleri hiç kimse bir daha yaşamak istemiyor.

Son zamanlarda kentte sık sık silahlı ve bıçaklı saldırı haberlerinin duyulmaya başlaması, halkı ciddi manada kaygılandırıyor.

Son 15 gün içerisinde Batmanda kesici ve silahlı saldırılar sonucu ölüm ve yaralamalarla sonuçlanan 10’larca olayın yaşanması halkı tedirgin ediyor. 

1980 -1990’li dönemde yaşananlar, daha çok Devlet, PKK ve Hizbullahçılar arasında gelişen olaylardı.

Şimdiki olaylar ise daha çok kişisel meseleler ve organize çete işleri gibi görünüyor.

Bir süre önce Komando Caddesi üzerinde iki grup arasında yaşanan silahlı çatışma esnasında yoldan geçen 3 kişiye kurşun isabet etti. Aynı olayda polise karşı da ateş açıldı. Olayda yaralanan 3 kişi, ölümden döndü.

Ne kimse yaralananları sordu, ne de olayın failleri ile ilgili yaralılara bir bilgi verildi.

Dünkü Batman gazeteleri sayfalarına baktığımızda 2 yaralı haberi, birinci sayfalarda yer almaktaydı.

Biri bıçaklı, biri de silahlı olmak üzere 2 kişinin yaralanması ile sonuçlanan başka bir olay daha yaşanmıştı yine.

Hemen hemen her gün buna benzer vakalar adli mercilere intikal ediyor.

Aslında bedenli şiddetin egemen olduğu, tüm sorunlarını şiddet yöntemi ile çözmeye çalışan toplumların içerisinde bulunduğu ruh hali, sosyolojik olarak çözülmesi gerekir.

Yaralama ve ölümlerle sonuçlanan olayların bir kısmı, bulundurulması ve taşınması suç olan silah ve kesici malzemelerin kullanımının yaygın olması ve bununla mücadelede yetersiz kalınması, güvenlik güçlerinin sokak çeteleri ile mücadele noktasında gerekli çalışmayı yapmamasından kaynaklanıyor.  

En basitinden uzunluğu 25 santimi geçen her türlü kesici aletin satılması ve bulundurulması suç olmasına rağmen Diyarbakır Caddesi boyunca kaldırımlarda bunun satıldığını görmek mümkün.

Sadece kesici malzemeler değil, elektrikli jop, bayıltıcı gaz, elektro şok veren fenerler kısacası şiddet uygulamaya yarayan her türlü malzeme açıkta satılmaktadır.

Silahlanma noktasında da neredeyse silahı olmayan kişiyi adamdan saymayacak bir anlayış hakim.

Resmi gayri resmi silah satışı çok yaygın.  Hızla bir bireysel silahlanma var. Bu noktada da yeteri düzeyde bir denetleme ve mücadele yok. 

Ruhsatlı silah artışı, özendirme ve teşvik etmede tetikleyici rol alıyor.

Neredeyse eline bir şirketin vergi levhasını alan her şahıs, silah ruhsatı almaya hak kazanıyor.

Hemen hemen her düğün, her maç sonrası onlarca silahtan havaya ateş açılıyor ama bunu da gören yok.

Hal böyle olunca en ufak bir meselede şahıslar yanındaki silaha veya bıçağa davranıyor.

Şiddet araçları ve kültürü ile toplumun tüm dinamikleri, seferberlik ruhu ile mücadele başlatmalıdır.

İnsanlara, sorunlarını şiddet yolu ile değil, medeni ve hukuki yöntemlerle, eğer bunlara güveni yoksa da İslami ahlak ve kültürle çözmesi gerektiğini kabul ettirmek gerekir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?